AK Parti kurulduğu günden bu yana partide önemli görevler alan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden biri olan 12 Haziran 2011 seçimlerinde Erdoğan tarafından Kahramanmaraş’tan milletvekili adayı gösterilen, meclise girdikten sonra da AK Parti Grup Başkan Vekilliği görevine getirilen Elbistanlı Mahir Ünal, Başbakan Erdoğan hakkında çok önemli açıklamalarda bulundu.
Başbakan Erdoğan’ın Mısır, Tunus, Libya ve en sonki ABD gezisinde de yer alan Ünal, bugüne kadar gerek yurt için de gerekse yurt dışında birçok üniversitede liderlik kimliğiyle ilgili yüksek lisans ve doktora tezlerinin yazıldığı, ağzından çıkan her sözün tüm dünya tarafından takip edildiği, yıllardır yanında olduğu Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderlik sırlarını ve bilinmeyen yönlerini Akşam Gazetesi Yazarı Özlem Çelik’e anlattı.
İşte AK Parti Grup Başkan Vekili ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın Başbakan Erdoğan hakkındaki söyledikleri ve Çelik’in Erdoğan hakkında yönelttiği sorulara verdiği cevabı:
Financial Times Gazetesi, ‘Türkiye sıkletinin üzerinde yumruk atmak istiyor’ başlıklı makalesinde Erdoğan için, ‘muhteşem stratejisi olan bir kavgacı’ yorumunu yaptı. Başbakan'ın liderlik sırrı, zamanın ruhuyla birlikte hareket etmesinde gizli. Ahlaki bir liderliği var temelde. Hakkaniyet ve adalete dayalı bir liderlik anlayışı. Kavga etmiyor, inandığı değerlerin mücadelesini veriyor. Karakterinde sapma görmezsiniz. Gizli ajandayla değil net üslupla konuşur. Engelleri aşarken arkasından dolanmak yerine ilk hamlesini krizin kalbine yapar. Başkalarında görmediğimiz zıtlıklardan oluşan bir kimyası var. Bu, muhafazakar devrimciliktir.
Muhafazakar demokratlık ile muhafazakar devrimcilik arasındaki fark nedir?
Muhafazakar demokratlık AK Parti siyaseti ile ilgili, muhafazakar devrimcilik ise Erdoğan'ın liderliği ile ilgili bir kavram. Neleri muhafaza edeceğini, yıkacağını, yeniden inşa edeceğini, iyi biliyor. Bunları yaparken asla odağından vazgeçmiyor. Odağını kaybeden lider olmaz.
Türkiye demokrasi açığını kapatıyor, yargı ve asker vesayetinden kurtuluyor diyoruz. Tayyip Erdoğan, liderliğinin gereğini yerine getiriyor. Bir siyasetçi düşünün, partisiyle her iki yılda bir seçime girmiş ve kazanmış. Sivil diktadan nasıl bahsederiz? Partisinin tüm kurullarını çalıştıran, ortak akla önem veren bir liderden söz ediyoruz. Başarısının sırrı, çevresindeki akılları koordine edebilmesidir. Erdoğan bunu yaparken birilerinin tek adamlıkla suçlaması abesle iştigal.
Seçim dönemlerinde AK Parti'nin izlediği stratejinin sırrı ne?
Seçim liderle ve seçimin psikolojisiyle kazanılır. Seçimin psikolojisini ve seçimi taşıyan lideri çok iyi tanımanız, anlamanız gerekir. Tayyip Erdoğan için bir şeyleri tasarlamaya gerek yok. Ona uygun görselleri, yapıyı oluşturmanız yeterli. Örneğin referandumda Erdoğan sahaya çıktıktan sonra her şey değişti.
Erdoğan, eleştiriye açık bir lider midir?
Son derece... Eleştiriye, geri bildirimlere, bilgiye son derece açıktır. Kapalı olsa bu başarıları elde edemez. Siyaseti çok doğru okuduğunu artık hepimiz biliyoruz.
Türkiye için savaş riski görmüyorum. Bölge için de görmüyorum. Tayyip Erdoğan liderliğinin Türkiye'yi maceraya sürüklemeyeceğini herkes biliyor. Özellikle Güney Kıbrıs Rum yönetiminin İsrail ile birlikte attığı adım, garantör ülke olarak haklarımızı kullanmamızı gerektiriyor. Restleşmiyoruz, uluslararası hukukun bize verdiği hakları kullanıyoruz.
Kıbrıs Rum Yönetimi dediğiniz AB üyesi bir ülke...
AB üyesi olması uluslararası hukuka uygun olmayan şekilde davranma hakkını vermez ona. AB üyesi bir ülkeye uluslararası hukuku hatırlatıyoruz.
Arap Baharı turunda ve Amerika'da Başbakan'la birlikteydiniz. Neler oluyor?
Mısır'da, Tunus'ta, Libya'da insanların bize teveccühünün sebebi öncelikle Türkiye'de başardıklarımızdır. Demokratikleşme, temel insan hak ve özgürlükleri, ekonomi alanında Türkiye'nin bir başarı hikayesinin olmasıdır. Arap sokakları Erdoğan'ı sadece İsrail'in yanlışlarına karşı çıktığı için sevmiyor. Türkiye Ortadoğu'ya kaymıyor, kendi merkezinde güçleniyor, cazibe merkezi haline geliyor. Türkiye bir yere gitmiyor, etki ve ilgi alanını güçlendiriyor.
Ya Başkanlık sistemi?
Bununla ilgili bir gündemimiz yok şu anda. Öncelikli gündemimiz Türkiye'nin sivil, özgürlükçü anayasasının yapılması.
9 yılda bir üslup değişikliği olmadı mı hiç?
Köklü bir değişiklik olmadı. Odağından hiçbir zaman ayrılmadı ama doğal olarak üslubunu refleks olarak değiştirdiği olmuştur. Tayyip Erdoğan'ın kitlelerle kurduğu muhteşem bir ilişki var. Bu da güven temeline dayalı bir ilişki. Lider sorunlara çözüm bulan kişidir. Değiştiren, dönüştüren, umut verendir. Erdoğan'da hepsi var ve insanlar 'Bu sorunu çözse Erdoğan çözer' diyor. Yurtdışı ve yurtiçinde Başbakan'la ilgili yüksek lisans ve doktora tezlerini topladık. Devam edenlerin sayısını bilmiyoruz . Biten tezleri kitaplaştıracağız.
AK Parti karşıtlığı üzerinden insanlar kendilerini dönüştürüyorlar adeta. AK Parti kurulduğu günden beri, her ne pahasına olursa olsun AK Parti'den kurtulmalıyız diyen bir lobi var adeta. Bu lobi bugüne kadar birçok şey denedi. Bugün bu lobinin elinde tek bir kart kaldı. O da terör ve PKK kartı.
AK Parti kurumsal kimliği olan ilk siyasi partidir. Görselinden felsefesine siyasal iletişim diline kadar uyum içindedir ve hepsi bir ekip tarafından yapılır, yürütülür. Beklenen AK Parti'nin parçalanmasıydı. Gün geçtikçe güçlenen, kendisini geliştiren, odağını kaybetmeyen güçlü bir kurumsal yapıya dönüştü. 5 milyonun üzerinde üyesi olan bir parti. Muhalefetin daha çok çalışması gerekiyor.