Dün EMYO konferans salonunda “Depreme karşı alınması gereken tedbirler” konulu bir konferans düzenlendi. Konferansta depremlerin büyük felaketlere yol açtığı belirtilirken alınması gereken tedbirler tek tek sıralandı.
Konferansta konuşan EMYO Müdürü Doç. Dr. Hanifi Binici Türkiye’nin depremler ülkesi olduğunu ve her doğal felakete hazırlıklı olunması gerektiğini belirtti.
Binici, “Bilindiği gibi ülkemiz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de büyük depremlerle büyük can ve mal kaybı olabilir. Ülkemizin yüzde 92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun yüzde 95'inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98'i ve barajlarımızın yüzde 93'ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmelidir. Son 60 yıl içerisindeki depremlerde 80 bine yakın vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 150 bine yakın kişi yaralanmış ve yaklaşık olarak 600 bin bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür.
Depremlerin önemli bir bölümü yeryüzünden yaklaşık 670 km derinliklere kadar uzanan elastik üst manto içinde meydana gelmektedir. Yerin derindiklerinde sıcaklık 400 derecenin üzerinde olduğu için yer değiştirme hareketi depremsiz gerçekleşir. Elastik olan üst kısımda ise her yıl birkaç santimetrelik yer değiştirme birikerek birkaç metre halinde büyük bir depremle ortaya çıkmaktadır. Sismoloji; depremin yer, zaman ve büyüklüğü ile Jeoloji; depremin zemin üzerindeki etkileri ve fay çizgileri ile Deprem Mühendisliği; deprem sonucu yapıların güçlendirme, tasarım ve tedbirlerle uğraşır.
Depremler önceden oluş zamanı ve büyüklüğü henüz tahmin edilememektedir. Tek çare depreme dayanıklı yapı tasarımıdır. Depremler plansız, ruhsatsız yapılaşmaların sonucunda korkunç zararlar vermektedir. Ayrıca mevcut binalara izinsiz ve denetimsiz eklentiler de istenmeyen sonuçları artırmaktadır” dedi.
Doç. Dr. Hanifi Binici, depremlere karşı alınacak önlemleri ise şöyle sıraladı; “Hiçbir afet etkisi azaltılamaz değildir. Deprem öncesinde, deprem sırasında, deprem sonrasında bir takım önlemlerle can ve mal kaybı en aza indirilebilir. Mevcut yapıların deprem yönetmeliğine uygunluğu araştırılmalı. Mevcut yapılara kat ilave ettirilmemeli ve eklenti yaptırılmamalı.
Mevcut binaların taşıyıcı sistemlerine zarar verilmemelidir.
Mekânlarda düşebilecek ağır cisimler, tahliyeler ve kurtarma işleri, yangın, gaz kaçakları, su ve kanalizasyon borusu patlamalarına karşı tedbirler, deprem sonrasında aile fertlerinin nerelerde ve nasıl buluşulacağına ilişkin basit bilgileri içeren bir plan hazırlanmalı, bu planı kişiler üzerinde taşımalıdır.
Evdeki en güvenilir yerler önceden belirlemeli. İki duvarın birleştiği köşe, masa altı, kaloriferlerin veya buzdolaplarının yanı, kanepelerin yanı olabilir. Evdeki bütün bireyler LPG tüpünün, sigortaların, su ana vanasının nasıl kapanacağını bilmeli. Evde bir pilli radyo bulundurulmalı.
Depremden sonra elektrikler kesik olacağından evde ışıldak, mum, el feneri veya gaz lambası bulundurulmalı. Evde küçük bir yangın söndürme cihazı da bulundurmalı. Ailede en az bir kişi ilk yardım, yangın söndürme ve kurtarma eğitimi almalıdır.
Kahramanmaraş gibi birinci derecede deprem bölgesinde yaşayanlar deprem tehlikesi altında yaşadıklarını asla unutmamalıdırlar ve yukarıda özetlenen pratik bilgileri öğrenerek gerekli hazırlıkları yapmalıdırlar. Bu pratik bilgiler belki sizin belki de çok sevdiklerinizin hayatını kurtarabilir. Deprem bölgelerinde, depreme dayanıklı yapı tasarımının önemi anlaşılmalı, işbirliği/koordinasyon sağlanmalı, etkin denetim uygulanmalıdır.”