Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in yaptığı açıklamayı eleştiren Eğitim-Sen Elbistan Temsilcisi Abidin Kul yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi, “Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Taraf Gazetesi'ne verdiği röportajda; ataması yapılmayan öğretmen sayısının 264 bin, Bakanlığın öğretmen ihtiyacının ise 60 bin olduğunu ve açıkta kalacak 200 bin öğretmenin kendilerine başka iş bulmalarını dile getirerek, Milli Eğitim sisteminin iktidarla yaptığı kamusal çözümsüzlüğün ittifakını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Bakan Dinçer, daha bu ay başında Van depremi sebebiyle katıldığı bir programda da, öğretmen atamalarıyla ilgili bir soru üzerine; Bakanlığın tüm kontenjanını doldursa dahi 70 bin öğretmenin açıkta kalacağını, ataması yapılmayacak öğretmenlerin ise kendi kabiliyetine uygun yeni meslek alanlarına yönelmeleri, iş bulma alternatiflerini genişletmeleri gerektiğini ve öğretmenlerin kamuda ısrarcı olmamalarını, özel sektörün birçok alanında kendilerine istihdam alanı bulabileceklerini dile getirmişti. Dinçer, böylece öğretmenlere, izin günü olmayan, ucuz ve güvencesiz çalışma koşullarının olduğu dershanelerde ‘daha fazla sömürülün’ öğüdünü vermiştir.
Bakan’ın bu açıklamaları; daha fazla kar elde etme adına yaşam alanlarımızı talan eden, güvencesiz ve taşeron çalıştırmayı yaygınlaştırmaya, kıdem tazminatımızı gasp etmeye, kazanılmış haklarımızı elimizden almaya çalışan siyasi iktidarın eğitimi de kar-zarar ilişkisiyle değerlendirdiğinin göstergesidir.
Milli Eğitim Bakanı bu açıklamalarıyla; okulların öğretmen ihtiyacının olduğunu, kalabalık sınıflarda verilen eğitimin öğrencilere hiçbir katkısı olmayacağını bir kez daha görmezden gelmiş, Bakanlığın kamusal eğitime dair hiçbir programının olmadığını gözler önüne sermiştir.
AKP her ne kadar 2002 yılı seçim çalışmasında “60 bin öğretmenin ataması yapılmamış, biz iktidara geldiğimizde ataması yapılmayan öğretmen kalmayacak” demiş olsa da bugün ataması yapılmayan öğretmen sayısı 350 bini aşmıştır.
Milli Eğitim Bakanı ise bugün, öğretmenlerin öğretmen olmakta ısrar etmemeleri gerektiğini dile getiriyor ve öğretmenlere başka iş bulmaları öğüdünü veriyor.
Asıl başka iş bulması gereken; kadrolu-güvenceli iş talebiyle hakkını arayan ve yeteneklerini onuruyla yerine getirecek öğretmenlerimiz değil; çıkarılan THK’lar ile eğitimi piyasanın isteklerine göre düzenleyen, “eşit işe eşit ücret” yalanıyla üst düzey kamu görevlileri ile çalışanlar arasındaki ekonomik uçurumu derinleştiren, rotasyon uygulamasıyla sosyal ve ekonomik açıdan birçok sorunun açığa çıkmasını sağlayan, performans sistemiyle ücrette adaletsizlik yaratmaya, iş güvencemizi ortadan kaldırmaya çalışan; ataması yapılmadığı için intihar eden 27 öğretmeni görmezden gelen; kadroluları güvencesizleştirmekte, ataması yapılmayan öğretmenleri yoksulluğa ve işsizliğe mahkum etmekte, eğitimi piyasalaştırmada “yetenekli” olan Milli Eğitim Bakanı’dır.
Eğitimdeki sorunları çözmek yerine çözümsüzlüğü derinleştiren bu anlayışı asla kabul edemeyiz. Eğitim Sen olarak, ataması yapılmayan 350 bin öğretmenin atamasının derhal yapılması, eğitim emekçilerinin sorunlarının bir an önce çözülmesi gerektiğini bir kez daha dile getiriyoruz. Aksi takdirde, öğretmenlerimizin kadrolu-güvenceli çalışma hakkı mücadelesiyle Bakanlığın kapısına dayanmaya devam edeceğiz.