Eğitim-Sen, 21 Aralık 2011 tarihinde tüm Türkiye’de grev kararı aldı. Sendikanın Elbistan Temsilcisi Abidin kul da yapmış olduğu yazılı bir açıklama ile grev kararına uyacaklarını söyledi.
Kul, şunları söyledi; “Çalışma ve yaşam koşullarımızın gittikçe kötüleştiği, en temel haklarımızın birer birer elimizden alınmaya çalışıldığı bir dönemden geçiyoruz. AKP hükümeti, özellikle emekçilerin çalışma yaşamına yönelik olarak gündeme getirdiği yasal düzenlemeler ve fiili uygulamalarla kamu hizmetlerini büyük ölçüde ticarileştirilerek, kamuda esnek ve güvencesiz istihdamı yaygın hale getirdi. Eğitimin ve eğitim emekçilerinin yıllardır yaşadığı sorunlara kalıcı çözümler üretilmemiş, sorunlarımızın çözülmesi noktasındaki taleplerimiz görmezden gelinmiştir. Son yıllarda eğitimin bütün kademelerinde yaşanan ticarileştirme uygulamalarının sürmesine, çeşitli adlar altında angarya çalışmanın yaygınlaşmasına, baskılar, sürgünler ve anti demokratik uygulamalara karşı sessiz ve tepkisiz kalmayacağımızı göstermek için 21 Aralık Çarşamba günü; eğitimde esnek ve güvencesiz çalışmaya son verilmesi için, demokratik, nitelikli, kamusal, laik ve anadilde bir eğitim için, yaratılmaya çalışılan baskı ve korku imparatorluğuna karşı durmak için, gözaltı ve tutuklamaların son bulması için, eğitime ve okullarımıza bütçeden daha fazla pay ayrılması için, öğretmen açıklarının kapatılması ve ataması yapılmayan öğretmenlerin kadrolu atanması için, sefalet zamlarına ve ek ödemelerdeki adaletsizliğe dur demek için, KHK’lar ile getirilen haksızlıkların ve özellikle ek ödemelerle ilgili adaletsizliklerin düzeltilmesi için, performans değerlendirmesi ve rotasyon uygulamalarının kaldırılması için, YÖK'ün kaldırılması, üniversitelerin özerk, bilimsel, demokratik yapıya kavuşturulması için, özür grubu atamalarının önündeki engellerin kaldırılması için, temel tüketim maddelerinden vergi alınmaması, ilaçta katkı payı, sağlıkta katılım payı adı altında alınan paraların kaldırılması, vergi payının düşürülmesi herkesten kazancına göre vergi alınması ve vergide adalet için, tüm çalışanlara insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için, Türkiye’nin dört bir yanında görev yapan eğitim ve bilim emekçileri olarak greve gidiyoruz.”
Açıklamalarında sendika yasa taslağıyla ile ilgili düşüncelerine de yer veren Kul sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Hükümet, hazırladığı 4688 sayılı yasa taslağı ile yılardır verdiğimiz meşru fiili mücadeleyi, kazanılmış haklarımızı hiçe sayıyor. Grev ve toplu sözleşme hakkımızı, örgütlenme özgürlüğümüzü, özlük ve demokratik haklarımızı engellemeye çalışıyor. Taslakta, Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti’nin yedi üyesinden dördünün yandaş konfederasyona verilmesinin öngörülüyor olmasını kabul etmiyoruz. Toplu sözleşmenin kapsamının daraltılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Taslak kamu görevlileri hakem kurulunun çoğunluğunun da hükümet tarafından atanmasını öngörüyor. Tüm bu nedenlerden dolayı mevcut taslağı kazanılmış haklarımıza karşı bir saldırı olarak değerlendiriyoruz ve taslağı tümüyle reddediyoruz.
Ekonomik demokratik haklarımızın yanı sıra özlük haklarımıza da sahip çıkıyoruz. Örneğin özür grubu atamalarının önündeki engellerin de kaldırılmasını talep ediyoruz.
Çocuk sahibi emekçiler için çocuklarını güvenerek bırakabilecekleri kreşler açılmasını istiyoruz. Yoksul bölgelerdeki okullarımızda, öğrencilerimize bir öğün yemek verilmesini, kız çocuklarının okullaşması önündeki sosyo-ekonomik engeller ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Mevsimlik tarım işçiliği mevcut haliyle eğitim çağındaki çocuklarımızın eğitim hakkını ortadan kaldırmaktadır. Tarım işçilerini kapsayacak bir sosyal güvenlik yasası çıkarılmalı, aileleriyle mevsimlik tarım işçiliğine giden çocuklarımızın eğitim haklarını kaybetmemeleri için gereken düzenlemeler vakit geçirilmeksizin yapılmalıdır. Eğitim ve bilim emekçileri olarak, korku ve gerilim politikalarıyla siyasal haklarımızın kullanılmaz hale getirilmesini, düşünce ve ifade özgürlüğünün ayaklar altına alınmasını kabul etmiyoruz. Göz altılara, baskılara, tutuklama terörüne son diyoruz. Tutuklu arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, zorlama ceza maddeleriyle yaratılmış suçlara verilen cezaların ortadan kaldırılmasını, devam eden davaların geri çekilmesini talep ediyoruz. 21 Aralık’ta tüm eğitim ve bilim emekçilerini greve davet ediyoruz. 21 Aralık grevi, sendikal hak ve özgürlüklerimizin korunması ve geliştirilmesi mücadelemizde 20 yılı aşkın bir süredir sürdürdüğümüz kararlı yürüyüşümüzün önemli bir durağı olacaktır. Bugün yok edilmek istenen haklarımızın, yıllardır uğruna mücadele ettiğimiz değerlerimizin bir lütuf olmadığı bilinciyle, dişimizle tırnağımızla kazandığımız haklarımızın yok edilmesine daha fazla seyirci kalamayız. Eğitim ve bilim emekçileri olarak 21 Aralık’ta, Türkiye’nin dört bir yanında haklarımıza sahip çıkmak ve baskılara karşı mücadeleyi yükseltmek için greve gidiyoruz.”