Türkiye ekonomisine yarattığı 3 milyar dolara yakın katma değer ile otomotiv sektöründen çok daha fazla katkısı olan şeker pancarının yok edilen değil, hassas ürünler kapsamına alınması gerektiğinin altını çizen Gök, “Atılan adımlarda özellikle dünya çapında markalaşmaya yönelik üretilecek yeni bir yerli otomobilin stratejik ürün olarak değerlendirileceği öngörülmektedir. Otomotiv sektörünün ülke ekonomisine yarattığı katma değer ortada iken ve bu oranın şeker pancarının dörtte biri kadar olmasına rağmen yeni teşvik kapsamına alınması şaşırtıcıdır” dedi.
Türk ekonomisine getirdiği istihdam ve bağlı sektörlerle 3 milyar dolara yakın katma değer ile asıl teşvik kapsamında değerlendirilmesi gerekenin şeker pancarı olması gerektiğine vurgu yapan Gök, şunları söyledi, “Şeker pancarı, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından stratejik ürünler kapsamındadır. Tarımsal Ekonomi Araştırma Enstitüsü’nün 2007 yılı raporuna göre Türkiye’de yaklaşık 500 bin çiftçi ailesinin geçimini şekerpancarından sağlamakta olduğu göz önünde bulundurulursa, bu kitlenin en azından kısa vadede üretim sürecinin dışına itilemeyeceği ya da alternatif ürün ekimine yönlendirilemeyeceği açıktır. Bu durum yüksek oranlı korumanın en azından yine kısa vadede düşürülemeyeceği anlamına gelmektedir. Türkiye’de şekerpancarının tarımda yarattığı istihdam, gıda güvencesindeki stratejik önemi ve genel ekonomide yarattığı katma değeri dikkate alındığında özel ürün olarak seçilmesi gereken bir ürün olduğu ortadadır.Türkiye, böylelikle şekerpancarını DTÖ nezdinde “hassas-stratejik ürün” statüsünde kabul ettirebilirse bu ürüne ancak bir istisna tanınması mümkün olabilecektir.”
Türkiye’nin şeker gerçeğini tam kavrayamadığını belirten Gök, sorgulanması gereken konunun bugüne kadar süre gelen hükümetlerin eylem planları çerçevesinde özelleştirme programına girene kadar stratejik ürün olarak değerlendirdikleri şeker pancarına bugün neden 'üvey evlat' muamelesi gösterdikleri olduğunu kaydetti.
Şeker pancarının stratejik ürünler kapsamına alınması sürecinde Ziraat Odalarından, Sanayi ve Ticaret Odalarına, sulama birliklerine, taşıma sektörüne kadar her kesime büyük görevler düştüğünü ifade eden Gök şöyle konuştu, “Şeker pancarına hak ettiği itibarın iadesi için daha ne bekleniyor? Sadece yetiştiği bölgelerin değil, Türkiye’nin beyaz altını olan ve ülke ekonomisine yıllık 4.8 milyar dolara yakın iş hacmi sağlayan şeker pancarı üretiminin artırılması, mevcut fabrikaların yeniden revize edilmesi, fabrikaların pancar üreticisi, işçi ve devletin de içinde bulunduğu yeni oluşuma devredilmesiyle ithalata olan bağımlılığın ortadan kalkacağı bir gerçek iken, Türkiye topraklarının da bu açıdan büyük bir silahı da elinde bulunduracağı gerçeği çok uzakta değildir. Hükümetimiz nezdinde yeni bir aksiyon planı çerçevesinde oluşturulacak yol haritası ile şeker pancarının stratejik bir ürün olarak değerlendirilmesi ise Türk şeker sektörü adına bir dönüm noktası olacaktır. Bu açıdan Ekonomi Bakanlığı, Gıda ve Tarım Bakanlığı, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Çiftçi Birlikleri, Üniversiteler, Sulama ve Taşıma Birlikleri ile sayamadığımız birçok sivil toplum kuruluşuna büyük sorumluluklar düşmektedir. İşin bir de sosyal boyutu vardır ki en önemli sebeplerdendir. Şu bir gerçek ki, şeker fabrikalarının bulundukları yerlerde terör olayların rastlanmazken bunların kapanması ile birlikte zorunlu olarak göç gündeme gelecektir. Bunun sonucunda ülkemizin karşı karşıya bulunduğu terör ve çarpık kentleşme sorunu daha da büyüyecektir. Şeker gibi stratejik bir üründe Türkiye’nin dışa bağımlılığı artacak, ülkemiz küresel şeker kartellerinin ve NBŞ firmalarının insafına terk edilecektir. Fabrikaların özelleştirme kararı ulusal çıkarlarımız açısından da son derece sakıncalar doğuracaktır ki şekerini kaybeden belki de Türkiye’yi kaybedecektir.”
Tavsiye Et
| 
Yorum Yaz
Yorum Sayısı
Tarih
