İstiklal marşı’nın kabulünün yıldönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Türk Eğitim-Sen Elbistan Temsilcisi Musa Demir, açıklamalarında şu ifadelere yer verdi; “Şanlı Türk tarihinin müstesna günlerinden birini daha yaşamaktayız. Türk tarihinin yaşanan her günü muhakkak geçmişin anlı şanlı zaferlerinin sene-i devriyesine denk düşer ki; biz Türk Eğitim-Senliler işte bu yüzden Türk vatanı üstünde hürriyet içinde ve al bayrak altında yaşadığımız her günün mukaddes olduğuna inanır ve bu yaşadığımız hürriyetlerin geçmiş Alparslanlarımızın, Kürşadlarımızın, Kültiginlerimizin, Yavuzlarımızın, Süleymanlarımızın bize bir mirası gibi bakar, şehit kanlarıyla sulanmış vatan toprağını bir sevgiliye bakar gibi tahayyül ederek ve incitmemeye çalışarak üzerinde geziniriz. Biz Türk Eğitim-Senliler olarak İstiklal Marşımızın kabulünün bu şanlı 91. Yıldönümünde ona her zamankinden daha fazla milli-manevi duygularla aşığız.Bu aşk ile coşkunuz. Bu marşın mana ve ehemmiyetiyle teçhizatlıyız. Hepimiz birer kahramanız, çünkü kahramanlık bize baba- ata mirasıdır. Biliriz ki her Türkoğlu babasından, atasından, destanlarından beslenen birer kahramandır ve kahramanların küçük adamlar, küçük hesaplar ve küçük izanlılarla işi yoktur. Bu marş ile bizi saran duygular, vatan duyguları, şehit anaları ve kuzularıdır. Biz baharın yeşerecek ormanda Kürşadın ordularını, bahar yağmurlarında Allahın bahşettiği bereketi, açan çiçekte helalimizi, kelebeklerde balalarımızı görürüz. Marşımız hüzünlü bir milletin zulme ve zalime erkekçe haykırışıdır. Sendika dediği şeyin bir bindirilmiş menfaat kıtası olduğundan habersiz, birtakım yetersizler şube müdürü veya okul müdür, müdür yardımcısı olsun diye altına beton misali yığınak yapılarak bedeni ve kellesi sayıda kullanılanlar, doğu ve güneydoğusunda başka, Karadeniz de başka, egede başka başka konuşanlar, hatta Mehmet Akif ’in ‘bir zamanlar bizde millet, hem de nasıl milletmişiz/gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz’ mısralarından haberdar olmayanlar, ‘zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem’ deyişini anlamayanlar, ‘vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor/bir hilal uğruna Yarab ne güneşler batıyor’ haykırışını duymayanlar, dünyanın en güzel marşını; İstiklal Marşı’nı anlayamayanlar; vatanımız, milli birlik ve beraberliğimiz yıkım projeleri ile çatırdatılırken, milli hassasiyetlerimiz AB kriterleriyle çiğnenirken, Cumhuriyetimizin kazandırdığı Fabrikalar peşkeş çekilirken, Doğu Türkistan ve Karabağ Katledilirken, Özelleştirme adı altında patrikhane talepleri karşılanırken, Ermeni ve Rum talepleri dikte ettirilirken sadece ve sadece korku yandaşlığı yapabilirler. Türk Evladı öğretmen adaylarının umutları KPSS hırsızlığıyla çalınırken, öğretmenlik baş, uzman, , kadrolu, ve ücretli gibi mevsimlik işçi kabına sığdırılan bir meslek haline getirilip, öğretmen adayları intihara sürüklenirken, Milli Eğitim Şurasında Andımız, Gençliğe Hitabe kaldırılmalı ve İstiklal Marşı törenlerine katılım zorunlu olmamalı denilirken, eğitim çalışanlarının peyderpey sözleşmeli yapılması kararı çıkartılmaya çalışılırken de ancak korku işbirlikçiliği yapabilirler. Ama biz Türk Eğitim-Senliler yalnız ve ancak Allah (c.c.)’tan korkar ve yalnız ondan yardım dileriz. Bu ülkeyle bağımız iktidara yamanma içgüdüsünden ibaret değildir ve olmamıştır ve olmayacaktır. Biz bu ülkeyi karşılıksız severiz. Sözümün başında da dediğimiz gibi biz Türk Destanlarının Çocuklarıyız. Kimseden korkmaz, kimseye düşmanlık duymayız. Biliriz ki ;Allah iyilerle beraberdir.Bu duygularla bu mübarek marşı “Allah bize bir daha yazdırmasın!” Bu marşı yazan Türk Evladı Mehmet Akif Ersoy’un ve onun bu marşını gerçek eden Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk’ün ruhları şad, mekanları cennet olsun.”