Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nca (ÖİB) 29 Kasım 2011 tarihinde yapılan açık artırmayla aralarında Elbistan Şeker Fabrikası’nın da bulunduğu Porföy B Grubu’ndaki Malatya, Erzincan ve Elazığ Şeker Fabrikaları ile Portföy C Grubu’ndaki Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba Şeker Fabrikaları açık artırmayla satışa çıkarılmış, Porföy B grubu 266 milyon dolara Kolin-Limak Ortak Grişim Grubu’na, Porföy C Grubu ise 656 milyon dolarla en yüksek teklifi veren Ak-Can Şeker Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye satılmıştı.
Türkiye Şeker-İş Sendikası, ihaleleri mercek altına aldı ve ihale süreci hakkında bir inceleme başlattı. Sendikanın yapmış olduğu inceleme sona ererken, incelenme sonucunu kamuoyuyla paylaşan Türkiye Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, ihalelerle kamunun zarar ettiğini belirtti. Yazılı bir açıklama yapan Gök; “İşçiyi, çiftçiyi sektörden ekmek yiyen milyonları aldatan, doğru bilgilendirmeyen ve yanlışa sevk eden her türlü girişimin ve yaklaşımın karşısında olacağımızı, yanlışlara karşı doğruları anlatmaktan kaçmayacağımızı ve her türlü hukuki haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı bir kez daha duyurmak istiyoruz” dedi.
İhalelerle kamunun zarar ettiğinin altını çizen, yapmış olduğu yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi; “ÖİB tarafından geçtiğimiz yılın Kasım ayında gerçekleştirilen özelleştirme ihalesinde Türkşeker’e ait portföy B grubunda yer alan Elazığ, Malatya, Erzincan ve Elbistan Şeker Fabrikalarının 266 milyon dolara Kolin-Limak Ortak Girişim Grubu, C portföyünde yer alan Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba şeker fabrikaların ise 656 milyon dolara Ak-Can Şeker’e satılmasıyla sendikamız ihale sürecini takibe almış ve yapmış olduğu incelemelerde söz konusu ihalelerin şeffaflıktan uzak, ciddiyetle bağdaşmayan ve kamuyu zarara uğratan bir mantıkla yapıldığını tespit etmiştir.
Şeker-İş Sendikası olarak yaptığımız ciddi araştırmalar, Portföy B ve C gurubu fabrikalarının ihale sürecinde ihaleye katılan şirketlerin ilk yazılı teklifleri ile son teklifleri arasında büyük uçurumların olduğu sonucunu ortaya koymuştur. ÖİB, gerçeklerden ve bilgiden yoksun ihale mantığıyla bir kez daha sınıfta kalırken, kamuyu da zarara uğratmıştır.
Hatırlanacağı üzere 14 Eylül 2011 tarihinde kamuoyuna duyurulan Şeker Fabrikaları Portföy B ve C gurubu ihalelerine aralarında Kolin-Limak, Pankobirlik, Konya Şeker, Özaltın İnşaat, Ak-Can Gıda, Safi Şeker, Şölen Çikolata, Siyah Kalem Mühendislik ve Sınırlı Sorumlu Pancar Ekicileri Kooperatifi gibi kuruluşlar teklif verdi. ÖİB, ihale öncesi yaptığı değer tespiti değerlendirmesinde Elazığ, Erzincan, Elbistan ve Malatya’nın bulunduğu portföy B gurubu fabrikalarına 257 milyon 856 bin dolar, portföy C fabrikalarına da 407 milyon 375 bin dolar referans değer belirledi. ÖİB’nin yaptığı değer tespitinde Portföy B grubu fabrikalarında özellikle de arazi tartışmalarının en çok yaşandığı Malatya ile Elazığ Şeker Fabrikalarının kapanması öngörüldü. Bu iki fabrikanın bulunduğu arsaların toplu konut, sanayi/ticaret tesisi gibi rant amaçlı işlevler için kullanılması iradesi açıkça ortaya konurken, özelleştirmenin hangi mantıkla yapıldığı da bir kez daha belirginleşmiş oldu.
Devam eden süreçte İhale Tespit Komisyonu her iki portföyün değerini düşük tespit etmesine rağmen, Kolin-Limak ortaklığı 257 milyon dolarlık değer biçilen portföy B gurubu fabrikaları için Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na yazılı olarak, alay edercesine, 10 milyon dolarlık teklif sundu. Diğer yazılı ilk tekliflerin neredeyse onda biri kadar ve Portföy grubu için belirlenen “geçici teminat” tutarı kadar olan bu teklife rağmen Kolin-Limak Ortak Girişim Grubu ihale sürecine dahil edilmiş ve 10 milyon dolarlık teklifini her nasılsa 266 milyon dolara yükselterek ihaleyi kazanan olmuştur.
Diğer yandan portföy B gurubu ihalesinin bir benzeri portföy C gurubu ihalesinde de yaşanmıştır. Şöyle ki; ihale öncesi verilen ilk yazılı tekliflerde Kolin-Limak Ortak Girişim Gurubu 15 milyon dolar, Ak-Can Gıda 100 milyon dolar, Safi Şeker 240 milyon dolar, Torunlar Gıda 300 milyon dolar teklif verirken, 15 milyon dolar teklif veren Kolin-Limak, ihaleden men edilmesi gerekirken ÖİB’nin imtiyazıyla diğer firmalarla ihale sürecine dahil edildi. Yapılan açık artırma sonucunda, 2009 yılında portföy C gurubu ihalesini 606 milyon dolara kazanan Ak-Can Gıda Şirketi, 2011 yılında 656 milyon dolara kazandı. Ak-Can Gıda 100 milyon dolarlık ilk yazılı teklifiyle her ne hikmetse Kolin-Limak Ortak Girişim Gurubu gibi, kendisinden üç kat yüksek yazılı teklif veren firmaları geride bırakarak ihaleyi hanesine yazdırmasını bildi.
İşte akıllara ve mantıklara sığmayan bütün bu gelişmelerden sonra ihaleyi ÖİB’nin mi? yoksa adı geçen şirketler mi kazandığı halen soru işareti olarak durmaktadır.
Sayın Özelleştirme İdaresi yetkilileri. Açık arttırma ihalesi öncesi yapılan görüşmelerde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na B gurubu portföyü için 10 milyon dolar teklif veren Kolin-Limak şirketini ve C gurubu portföyü için 100 milyon dolar veren Ak-Can Şirketini bu ciddiyetsiz tekliflerinden dolayı ihaleden men etmeniz gerekirken niçin açık artırma sürecine dahil ettiniz? Adı geçen şirketler açık artırma sürecinde nasıl oldu da bir anda yazılı tekliflerinin çok çok üstüne çıkmış ve ihaleleri kazanmıştır? Bu şirketlerin kulağına birileri bir şeyler mi fısıldamıştır? Bu nasıl bir özelleştirme, bu nasıl bir ihale mantığıdır? Kamuoyunu yanıltmakla, kamu zararına neden olmakla görevinizi kötüye kullandığınız ve suç işlediğinizin farkında mısınız?
Sayın Başbakanımız ve hükümet yetkilileri. Türkşeker’in yapısını bilen insanların bu ihale sürecinde yer alması gerekirken, kamuoyunu yanıltan ve ciddiyetsiz yaklaşımlarla, üretim ve yatırımın devamlılığını hedefleyen bir özelleştirme mantığını ayaklar altına alan, ihaleye şüphe düşüren girişimlere yönelik bugüne kadar ki söylemlerimiz bizi bir kez daha haklı kılmıştır. 257 milyon dolar değer biçilen bir portföye 10 milyon dolar yazılı teklif veren şirketin yaklaşımı Türkiye’nin katma değeri en yüksek ürünü şekerden, şeker üretiminden ve sektörden ne anladığını, ne anlayamayacağını ortaya koymuştur. Konu gerçekten ciddi bir konudur. İhale sürecinde açıkça suç işlenmiştir.
ÖİB’nin adeta yangından mal kaçırırcasına, sat-kurtul mantığıyla ülkemiz menfaatleri ile örtüşmeyen ve şekerin önemini bilmeden alelacele satış sevdası ileride ülkemiz açısından telafi edilemeyecek zararlara neden olacaktır. Türkiye ekonomisine milyarlarca dolarlık katma değer sağlayan, milyonlarca insanın ekmek yediği şeker fabrikaları birkaç insanın rant ve çıkarları sevdasına kamu ihale ciddiyetinden uzak bir sürecin sonunda satılmak istenmektedir. Atalarımızın temellerini attığı, Türk çiftçisinin, işçisinin alın teri, emeği ve tüyü bitmemiş yetimin hakkının olduğu bu fabrikaların ve şekerin böyle bir ihaleden sonra geleceği var mıdır?
Şeker-İş Sendikası olarak ülkemizin geleceği adına siyasi karar vericileri, işçiyi, çiftçiyi sektörden ekmek yiyen milyonları aldatan, doğru bilgilendirmeyen ve yanlışa sevk eden her türlü girişimin ve yaklaşımın karşısında olacağımızı, yanlışlara karşı doğruları anlatmaktan kaçmayacağımızı ve her türlü hukuki haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı bir kez daha duyurmak istiyoruz.”