‘Postmodern Darbe’ olarak bilinen ve ‘bin yıl sürecek’ denilen 28 Şubat darbesiyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında birçok gözaltı yaşanırken, Eğitim-Bir-Sen Elbistan Temsilcisi Tahsin Çıplak, gözaltıların ülkemiz açısından çok ciddi ve çok önemli bir gelişme olduğunu belirtti.
Tahsin Çıplak, yapmış olduğu açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “28 Şubat 1997’de millet iradesini hiçe sayan darbecilerin yargı önüne çıkarılması girişimi, demokrasinin kurumsallaşması ve güçlenmesi açısından çok önemli bir gelişmedir. Siyasetten yargıya, eğitimden ekonomiye, dini yaşamdan hak ve özgürlüklere kadar birçok alanda, tetikçi karargâh medyası ile birlikte toplum mühendisliği yapanların, yaptıklarının yanına kar kalmaması için hesap verecek olmaları demokratik hukuk devleti olmanın gereğidir.
Millet iradesini hiçe sayanlardan, kapatılan siyaset kurumlarının, mallarına el konulan vakıf ve derneklerin, katsayı ve sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim dayatmasının, kapılarına kilit vurulan Kur’an kurslarının, üniversitelerdeki ikna odalarının, döktürülen gözyaşlarının, fişlemelerin, hortumlanan bankaların ve topluma ödetilen bedellerin hesabı teker teker sorulmalıdır.
Yargıyı siyasallaştıran, siyaseti felç eden ve bin yıl süreceği tehditleriyle bütün topluma travma yaşatan baskı ve zulümlerin ülkemize kaybettirdikleri dikkate alınmalı, postmodern darbe döneminde elde edilen haksız kazançların iadesi istenmeli, milletin felaketinden kendilerine saadet üretenlerin kirli saltanatları da sonlandırılmalıdır.
Soruşturma sürecinde darbecilerin medya, siyaset, anayasal kurum ve kuruluşlar, bürokrasi, yargı, üniversite, meslek odaları ve STK’lar(!) başta olmak üzere bütün kirli ilişkileri deşifre edilmeli, darbe döneminde sosyal rant sağlayıp, toplum içinde itibar edinenlerin maskeleri düşürülmelidir.
Emek ve ekmek adına Cumhuriyet tarihimizin en önemli iyileştirmelerinin yapıldığı bir dönemde iradeleri ipotekli olduğu için sokağı ısıtma görevini üstlenen “Sivil 5’li Çete”nin bağlantıları ve ihanetleri bu süreçte mutlaka ortaya çıkarılmalı, sendikal hareketi itibarsızlaştıran tiranların da suç ortaklıkları göz önünde bulundurularak hesap vermeleri sağlanmalıdır.
12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerle başlayan yargılama sürecinde, darbelerle yüzleşme ve darbecilerle hesaplaşma konusunda sonuna kadar gidilmelidir. Bu bağlamda, 28 Şubatçılarla yetinilmemeli, 27 Nisan e-muhtırasını verenler de mutlaka yargı önüne çıkarılmalıdır.
Eğitim-öğretim ve bilim hizmet kolunda 230 bin üyesiyle Türkiye’nin en büyük sendikası olarak demokrasinin korku tünelinden çıkması için hukuk devleti olmanın gereği olarak, yargının darbecilerden hesap sorma adına başlattığı tutuklamaları ham demokrasiden tam demokrasiye geçiş için önemli buluyor ve destekliyoruz.”