Çankaya Cemevi Yaptırma Derneği hakkındaki kapatma davasını reddeden yerel mahkeme kararını Yargıtay 7. Hukuk Dairesi oy çokluğuyla bozarak cemevlerinin ibadethane olmadığına, ilgili yasa ve düzenlemelere göre cami ve mescit dışındaki yerlerin ibadethane kabul edilemeyeceğine karar verdi.
Yargıtay’ın bu kararına Hacı bektaş Veli Anadolu kültür Vakfı Elbistan Şubesi başkanı Ali Rıza Cimikoğlu’ndan tepki geldi. Cimikoğlu, Yargıtay’ın bu kararının bütün cemevlerinin kapatılmasına kadar gidebileceğini belirterek Alevilerin buna asla müsaade etmeyeceğini söyledi.
‘Yargıtay’ın verdiği bu karar, sıradan bir mahkeme kararı olarak değerlendirilemez’ diyen Cimikoğlu, şunları söyledi; “Hükümetin, diyanetin, meclis başkanının paralel açıklamaları ve bu karar birlikte değerlendirildiğinde, Alevilere karşı nasıl bir bütünsel yaklaşımı ve fikri ifade ettiği görülüyor.
Tüm alevi örgütlerinin ve Alevilerin cemevleri konusundaki talepleri ortada iken; bu karar ve söylemler, hükümetin, inançlarla ilgili yürüttüğü açılımlardaki samimiyetsizliğini de bir kez daha ortaya çıkarıyor.
Verilen bu kararın ve hükümetin yaklaşımlarının, ne evrensel demokraside yeri vardır, ne de insan haklarına yakışır bir tarafı… Demokrasiyi yeniden tarif etmiyoruz! Bizim anladığımız demokrasi değerleri; “inançlara şekil verme” veya “doğru inanç şeklini tanımlama”yı değil, bireylerin kendilerini ve inançlarını nasıl tanımlıyorlarsa onları öyle kabul etmeyi gerektirir.
Bölgesinde örnek bir demokrasiye sahip olduğunu iddia eden, Suriye’ye demokrasi götürmeye heveslenen Türkiye’nin kendi ülkesinde evrensel demokrasi ilkelerini gözetmiyor olması, insani ve vicdani samimiyetsizliğinin yanı sıra, dünya siyasetinde de samimiyetsizliğini ortaya koymaktadır.
Tüm bu gelişmeler bize ve gözleri olanlara bir kez daha göstermiştir ki; Aleviler bu ülkede ısrarla görülmemeye, yok sayılmaya devam ediliyor. Alevilerin içinde yer almadığı derneklerle Alevi iftarları düzenleniyor. Alevilerin tanımadığı kurumlara, Aleviler adına fetva verdiriliyor. Zorunlu din derslerinden kurtulmak isterken; “Timur’un filleri” ortaya çıkıyor ve Alevi çocuklarına Sünni öğretmenler tarafından Alevilik anlatılıyor. Cemevi ibadethanemizdir diyen Alevilerin sesini duymamak için kulaklar tıkanıyor.
Herkes bilmeli ki; Aleviler için ibadethane konusunda belirleyici olan yargı kararları değildir. Ve cemevlerimizin ibadethanemiz olduğu gerçeğini tartıştırmayız. Bu konuda; Başbakan ve Meclis Başkanı konuşamaz, Diyanet ve Mahkeme karar alamaz! Biz Aleviler, Yüzyıllardır, cem’imizi diyanet ve muadillerinin iznine ihtiyaç olmadan ‘bir’liyoruz. İbadetimiz, Cem; ibadethanemiz, cemevidir. Ve sonsuza kadar da çerağ’ımızı yakmaya, cem’imizi ‘bir’lemeye, nefeslerimizi okumaya, semahımızı dönmeye devam edeceğiz. “Koyun beni Hak aşkına yanayım,/ Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” diyen, Pir sultanın yoldaşları olarak, bize dayatılanlara sessizce razı olmamızı kimse beklemesin. Ne sahte alevi örgütleri, ne mahkeme, ne ulema kararları, ne de asimile politikaları bunu başaramayacaktır.
Kadılarıyla, müftüleriyle hakkımızda verdikleri kararlara rağmen; inancını, yolunu, Kadimden bu yana baş eğmeden günümüze kadar sürdüren aleviler; bugünde Diyanet ve diyanetin görüşüyle karar veren mahkemelerin kararlarını kabul etmeyerek, direngen duruşunu devam ettirecektir.
Biz aleviler, işte bu meydandan, bir kez daha, yüksek sesle söylüyoruz. Ey kulakları olup duymayanlar, ey gözleri olup görmeyenler, ey dilleri olup söylemeyenler Aleviler vardır ve Alevilik haktır.
Biz bu yasaları ve bu yasalara göre verilmiş kararları tanımıyoruz. Yargıtay’ın, diyanetin görüşüne dayanarak verdiği, “cami ve mescit dışındaki yerlerin ibadethane olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı” yönünde ki bu kararını da tanımıyoruz!
Bizim ibadethanemiz cemevidir. Biz öyle diyorsak, öyledir.”