“Yüzde 10 Baraj Korkunç Bir Şey”
SDD Elbistan Şubesi’nin düzenlediği Siyasette Kadın Sorununa Sosyal Demokrat Yaklaşım konulu panele katılan CHP Eski Genel Başkanı Gazeteci-Yazar Altan Öymen, yüzde 10 ile dünyanın en yüksek barajı olan Türkiye’deki seçim barajına da değindi.
Seçim barajının olumsuz etkileri olduğunu söyleyen Öymen; “Türk demokrasisinin daha da geliştirmek için, Anayasa ile kanunları da demokratikleşmek için yapılması gereken 2 ama üzerinde çalışması gereken ve meclise getirilip çıkarılması gereken 2 Anayasal ve yasal değişiklik var. Bunlardan biri yüzde 10 barajdır, biri de parti içi demokrasidir. Yüzde 10 baraj derken şunu kastediyorum. Dünyada hiçbir emsali olmayan bir baraj, en büyük baraj Almanya’da yüzde 5 oranında. O da Almanya’da ikili sistem var. Dar bölge sisteminde 3 eyaletten 3 mebus çıkarırsanız yüzde 5’in altına düşmüş te olsanız yine milletvekili aynı oranda çıkarabiliyorsunuz. Başka ülkelerde yok, bazı ülkelerde hiç yok, bazı ülkelerde yüzde1-2 civarında. Yüksek gibi görünen benim hatırladığım bir İsveç var. Ama yüzde 10 baraj korkunç bir şey. Bunun Barış ve Demokrasi Partisi için veya DEP gibi HADEP gibi partiler için konulmuş olduğu biliniyor. Kısmen öyle, kısmen de başka bazı ekstrem gibi partiler için konulduğu biliniyor. Fakat orada da bir sonuç alınamadı. Nihayetinde o partiler bağımsız adaylarla meclise girmeyi başardı. Ama partilerin doğru dürüst normal yoldan girilmesi engelleniyor. Bir Yeşiller Partisi Türkiye’de gelişemedi başka ülkelerde var. Belki daha başka partiler kurulacak Türk fikri hayatı, siyasi hayatı açısından faydalı olabilecek partiler, onlar da gelişemiyorlar. Çünkü yüzde 10 barajını gördüğü zaman, başlangıçta yüzde 1-2 oy alacak partilerin kurulmasıyla onların üyesi olmakla vakit kaybetmek istemiyorlar. Fransa’da ilk kurulduğu zaman Yeşiller Hareketi yüzde 1 civarındaydı şimdi epey arttı” dedi.
“AKP ‘İstediğimi Yaparım’ Havasına Girdi”
Barajın hiç olmadığı zamanlarda bile bir partinin tek başına iktidar olabildiğini söyleyen Altan Öymen; “Süleyman Demirel, 2 defa yüzde50’yi aşarak partisini tek başına iktidara getirdi. Hatta o zaman Milli Bakiye Sistemi vardı. Türkiye İşçi Partisi mesela o zaman yüzde 3 oy almıştı, 450 milletvekili vardı yüzde 15’ini olduğu gibi çıkarabiliyordu. Ama 1965’te yapılan o seçimin sonunda öteki parti yüzde 50’yi aşmıştı. Bu yüzde 10 barajı istikrarı temin ettiği, sağladığı iddiasına gelince 1995-1999 arasında 4 defa hükümet değişti. Daha sonra 99-2002 arasındaki zaman içinde de üçlü hükümet kuruldu, bütün zamanı üçlü hükümetle geçirdik. Tek parti hükümeti bu şekilde de olmayabiliyor veya tek parti hükümeti hiç barajın olmadığı bir rejimde de olabiliyor. Bunun zararlarını saymakla bitmez. Mesela siz gidiyorsunuz bir sol partiye oy veriyorsunuz, barajın altında kalırsa bu birinci partinin lehine gidiyor, oraya atmış gibi oluyorsunuz. 2002 seçimlerinde yüzde 45 oy, yüzde 10’un altında kaldı. Bunların çoğu da Adalet ve Kalkınma Partisi’ne gitti. AKP yüzde 34 oyla mecliste yüzde 66’sını çıkardı ve 3’te 2’ye yakın, Anayasa’yı doğrudan doğruya değiştirecek bir hale geldi, kendisini tabi böyle kuvvetinin çok üstünde bir şekilde mecliste gördüğü zaman dev aynasından görmeye başladı. Bu dev aynasında görmenin sonucu olarak ‘ben mademki seçildim istediğimi yaparım’ havasına girdi. 2007 seçimlerinden sonra bu daha da yüksek oranda oy aldı, yine gücünün üstünde ve o zaman artık ‘vay ben neymişim’ havasına büsbütün girdi. O günden bu yana yapmadığı şey kalmadı. Bu kabul ettirmeye çalıştığı 2 madde ile de yargı üzerindeki hakimiyetini sağlamaya kararlı olduğu meydanda. Zaten yasama, yürütme ve yargı ayrılığı yani kuvvetler ayrımı ilkesi yasama açısından çoktan ortadan kalkmış. Yasama hükümeti siyasi açıdan denetleyecek fakat yasama yürütmenin emri altında neyi seçeceğini Sayın Başbakan tayin ediyor. İşte ‘kardeşimiz Abdullah Gül’ü seçin’ dediği zaman herkes onu seçiyor. Gizli oyda bile ‘bu Anayasa’yı böyle kabul edeceksiniz’ dediği zaman bu gizli oylar böyle çıkıyor. Fakat yasamanın denetimi ortadan kalkmış. Şimdi bir yargı denetimi var. Gerek yasamanın çıkardığı kanunlar üzerinde Anayasa Mahkemesi tarafından gerekse hükümet üzerinde yargı ve Danıştay tarafından buna da el attıktan sonra artık denetimsiz bir irade altında kalınacak. Bunun çaresi ne, bunun çaresi bu hükümetin, iktidarın yerine başka bir iktidar çıkartmak. Onun sorunu nerede, yüzde 10 baraj” dedi.
“Ben Görevimi Yaptım, Sıra Gençlerde”
Altan Öymen, panelin sonunda Bizim Elbistan Gazetesi’nin sorularını yanıtladı. ‘CHP yönetiminden partinin başına geçmeniz için teklif gelse aday olur musunuz?’ şeklindeki soruya; “Ben askerlik görevimi yaptım. Yani parti görevimi çok genç yaşlardan itibaren yaptım. Bütün görevlerde bulundum şimdi sıra gençlerde. Onların artık bu görevlerini, parti görevlerini, en yüksek görevlerini üstlenmesi gerekir. Bunu temenni ediyorum” sözleriyle cevap Öymen, kurultayda aday olmayacağını açıkladı.
Öymen, İnternette yayınlanan görüntülerin ise çirkin bir komplo olduğunu söyledi.