Koç, şu ifadelere yer verdi; “Yıllardır uygulanan 'piyasa merkezli' politikalar sonucunda kazanılmış haklarımızın önemli bir bölümü elimizden alınmış, elimizde kalan mevcut haklar ve iş güvencemiz hedef haline getirilmiştir. Yıllardır dillendirdiğimiz demokratik, kamusal, parasız, nitelikli eğitim; güvenceli ve kadrolu çalışma taleplerimize verilen tek yanıt, eğitimde yaşanan ticarileştirme ve özelleştirme uygulamaları olmuştur. AKP Hükümeti, diğer pek çok emek karşıtı politikalarının yanı sıra, özellikle emekçilerin çalışma yaşamına yönelik olarak gündeme getirdiği yasal düzenlemeler ve fiili uygulamalarla çalışma ilişkilerini giderek daha güvencesiz ve kuralsız hale getirmiş, kamu istihdamını parçalayarak esnek ve güvencesiz çalışmayı yaygınlaştıran uygulamalar İçine girmiştir.
Son yıllarda hızla yaygınlaşan sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamaları, eğitim ve sağlık kurumları başta olmak üzere, tüm kamuda benimsenen 4-c ve taşeron istihdamı gibi güvencesiz çalışma biçimleri her geçen gün artmaktadır. Esnek istihdam uygulamaları, diğer alanlarda olduğu gibi, işkolumuzda da eğitimin niteliğini ve işleyişini son derece olumsuz etkilemiştir. Bugün kamuda esnek istihdam politikalarının uygulanmadığı bir alan bulmak neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bugün aynı okulda ya da işyerinde, aynı niteliklere sahip, aynı işi yapan eğitim ve bilim emekçilerinin, yaşanan statü ayrıştırması nedeniyle özlük hakları arasında büyük farklılıklar ortaya çıkmıştır. İş güvencesi, ücret ve sosyal haklar başta olmak üzere pek çok yönden yaratılan bu farklılıklar, özellikle güvencesiz çalışan eğitim emekçileri için "yeni kölelik"ten başka bir anlama gelmemektedir. Bir taraftan özelleştirilen kamu işletmelerindeki işçiler okullarımızda 4-c statüsünde "hizmetli", "kaloriferci" vb. adlarla geçici olarak istihdam edilirken, diğer taraftan eğitimde güvencesiz istihdam uygulamaları hızla yaygınlaştırılmaktadır.
Son olarak TEKEL işçilerinin mücadelesine de konu olduğu gibi, işçi ve emekçiler ya kazanılmış haklarından vazgeçmeye ya da işsiz kalmaya zorlanmaktadır. AKP hükümetinin amacının, 4/C uygulaması ile kamu hizmetlerini kölelik düzeni içinde çalıştırdığı emekçilere yaptırmak olduğu bugün çok daha net olarak görülmektedir. Hükümetin hafta başında işsizliği azaltmak iddiası ile açıkladığı "istihdam paketi"nin temelinde "esnek çalışmanın yaygınlaştırılması" olması kesinlikle bir tesadüf değildir. Kamuda piyasalaşma ve esnek çalışma düzeni yaygınlaştıkça, tıpkı TEKEL işçileri gibi, 4-c ile çalışmaya zorlanan diğer işçiler gibi güvencesiz çalışmaya mahkûm edilenlerin sayısının artması kaçınılmazdır. Böylesine kritik bir dönemde tüm emekçilerin işine, ekmeğine ve geleceğine sahip çıkmasını en net ve kararlı bir şekilde göstermesinin önemine olan inancımızla bugün hizmet üretmiyoruz. Eğitim ve bilim emekçileri olarak, işimize, haklarımıza ve geleceğimize sahip çıktığımızı göstermek için bugün Türkiye'nin dört bir yanında grevdeyiz. Başta öğrenci ve velilerimiz olmak üzere tüm halkımızın haklı mücadelemizde bizimle dayanışma içinde olmalarını bekliyor, onları grevimize destek vermeye çağırıyoruz”