10 yıllık aktif siyasi hayatının 7 yılını AK Parti Elbistan İlçe Teşkilatı’nda yönetim kurulu üyesi olarak geçiren ve almış olduğu sürpriz bir kararla AK Parti’den istifa ederek Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un kurduğu Halkın Sesi Partisi’ne (HAS Parti) geçen Avukat Bilal Doğan, dün bürosunda bir basın toplantısı düzenledi.
HAS Parti’de Elbistan İlçe Teşkilatı Kurucu Başkanlık görevini üstlenen Avukat Bilal Doğan’ın HAS Parti İlçe Başkanı olarak yaptığı ilk basın toplantısına parti yönetiminden bazı isimler de katıldı.
Yönetimdeki yol arkadaşlarıyla birlikte basına poz veren Doğan, basın toplantısında yapmış olduğu açıklamalarında parti değiştirmesinin nedenlerinden hedeflerine, HAS Parti’nin izleyeceği politikadan AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan ile aralarındaki akrabalık ilişkisine kadar ilçedeki siyaseti yakından takip edenler başta olmak üzere herkesin cevabını beklediği birçok soruya cevap verdi.
“HAS Parti’nin Mesajları Dünya Görüşüme Daha Uygun”
Türkiye’nin zor bir süreç içerisinden geçtiğini söyleyen HAS Parti Elbistan ilçe Başkanı Avukat Bilal Doğan; “Bu zorlu süreç içerisinde, daha yakın zamanlara kadar devam eden çift kutuplu bir dünyanın arka plan stratejileri; yani haçlı düşüncelerinin izleri, ülkemiz üzerinde hesaplarını hâlâ sürdürmektedir. Mâlum düşünce izlerinin özellikle ülkemiz ve İslâm coğrafyasında menfi izler taşıması; şahsım adına söylemem gerekirse; bu konuda daha dik ve daha omurgalı durabilen, özellikle ülke nizamımız ve İslam coğrafyası açısından bir medeniyet planı olan, ülkemizin İktisâdi yapısına kurtuluş açısından bir reçete sunan Halkın Sesi Partisi’nde şahsımı siyaset yapmaya zorlamıştır. Yani, değer yargılarımız planında Halkın Sesi Partisi’nin program ve mesajları benim dünya görüşüme daha uygun gelmiştir.
“HAS Parti’ye Geçmemdeki En Büyük Etkenlerden Birisi, Dış Politikanın Irak, Afganistan’ın Dışında Sadece Filistin Ekseninde Tutulmasıdır”
Açıklamalarında HAS Parti’ye geçişinin nedenlerine de değinen Doğan; “Günümüz dünyasında, değişim rüzgârları adına estirilen egemenlik gaspı ve sömürü dün olduğu gibi bugün de devam etmektedir. Egemen güçler tarafından, bizler gibi az gelişmiş ülkelere biçilen rol; egemen güçlerin karakolu olma konumudur. Son yıllarda özellikle İslâm coğrafyasında vukû bulan emperyalist yayılmacılık, bizim olan topraklara; acı, gözyaşı, iç karışıklık ve zulümden öte bir şey getirmemiştir. Irak, Filistin, Afganistan, Doğu Türkistan hepimizin ortak yarasıdır. Sadece, Filistin sınırlarında kalıp, diğer beldelerde kanayan yaralarımıza bakamayışımız; belki de benim Halkın Sesi Partisi’nde siyaset yapmama en büyük etken olmuştur. Irak’ta iki milyona yakın din kardeşimiz katledilirken, Doğu Türkistan, Afganistan kan ağlarken, bir eksende tutulan bir dış politika; şahsım adına söylemem gerekirse benim idrakime hiçbir zaman sığmamıştır.
“Anayasa Değişikliğini ‘Birileri Gitsin Onun Yerine Başkaları Gelsin’ Diye Desteklemedik”
Ayrıca 12 Eylül’de yapılan halkoylamasının ardından özellikle yerel yargıda yapılması gereken köklü değişimlerden hiç söz edilmeyişi hep ertelenişi siyaset yaptığım partinin bu konudaki samimiyetini sorgulamama sebebiyet vermiştir. Biz anayasa değişikliğini desteklerken ‘birileri gitsin onun yerine başkaları gelsin’ diye desteklemedik. Adalet üretmeyen bu yargı sisteminin tamamen değiştirilmesini arzu ettik, ancak son süreçte görüyoruz ki bu sisteme dokunma niyeti olmayan iktidar bu adalet üretmeyen bu sistemden sanki yararlanma sürecine girmiştir. İnsanımızın bu yapıya tahammül edecek mecali kalmamıştır.
“Halkın Oyuyla Seçilen İdealist Siyasetçilerin Bazı Odaklar Karşısında Aciz Bırakılmasına Şahit Oldum”
Hiçbir gerekçe ile bu yapısal ve işleyişe ilişkin değişimler ertelemez. Bu değişimlerin en doğru ve adalet üretecek şekilde, yani herkes için adalet anlayışı ile yapılması gerekmektedir. Bu değişimleri gündeme getirmesi için destelediğimiz hukukçu siyasilerimiz bunun yerine rüşvet cezasının düşmesi için çalışmaktadırlar. Buna bir hukukçu olarak asla tahammül edemeyeceğimden bu olayda benim için bir milat olmuştur. İdealist siyasetçilerin hep kösteklendiği Karunların doğmaya başladığı bir siyasi yapı oluşmaya başlamıştır. Halkın oyuyla seçilen idealist siyasetçilerin bazı odaklar karşında aciz bırakılması ve buna bizatihi şahit olmam kafamda birçok soru işareti oluşturmuştur. Bu gidişe bir an önce dur denilmesi gerekmektedir. Afakî temelsiz bir muhalefetin olduğu bir ülkede demokratik ve ekonomik gelişme asla sağlıklı olmayacaktır. Bu ve buna benzer birçok konu bu kararı vermemde etkili oluştur” dedi.
“Elbistan’da Kurucular Kurulumuz Oluşmuştur”
Pazar günü gerçekleştirilen HAS Parti’nin ilk kurultayına katıldığını ve kurultayın görkemli bir şekilde yapıldığını söyleyen Avukat Bilal Doğan; “Yirmi sekiz gün gibi çok kısa bir süreçte, elli beş il ve dört yüz küsur ilçede teşkilatlarımızın kurulması, belki de Türk siyaset hayatında bir ilktir. Kurultay salonunda bütün Türkiye’nin ekranlardan seyrettiği tablo; bence geleceğimiz açısından, Halkın Sesi’nin iktidara yürüyüşünün ilk adımıdır. Birlik ve beraberlik içerisinde geçen kurultayda, liderimiz Numan Kurtulmuş Hocanın proje ve mesajları; gerek iç siyaset, gerekse dış siyaset ekseninde halkımıza umut olmuştur.
Günümüzde Türkiye’yi idare edenlerin göz ardı ettirmeye çalıştıkları Amerikan emperyalizmi bariz bir şekilde ortadadır. Onun egemenliğinin ve güdümünde olanların yanlış hesapları ülkemize müspet bir ufuk çizgisi getirmemiştir. Kurultayda liderimizin, Türkiye’nin ekonomik yapısından dış politikaya kadar net ve anlamlı mesajlar sunması; kurultayımızı daha anlamlı kılmıştır.
Elbistan’da kurucular kurulumuz oluşmuş; bütün belde teşkilatlarımızın, ayrıca da komşu ilçelerimizin teşkilatlarında kuruluş ve oluşum aşamalarında büyük mesafeler alınmıştır” dedi.
“Yerliyiz, Millîyiz, Maneviyatçıyız”
Açıklamalarının devamında parti politikaları ve parti söylemlerine de değinen Doğan; “Dün olduğu gibi bugün de, az gelişmişliğin kaderine ve emperyalizmin egemenliğine terk edilen Türkiye’nin omuzları bu sorumluluğu artık kaldıracak durumda değildir. Bunun tek sebebi ise, bugüne kadar Türkiye’yi yönetenlerin Cumhuriyet’in ilk yıllarını çıkarsak, hep aynı rolü üstlenmiş olmalarındandır. Yani, yöneticilerimizin antiemperyalist olamayışları, ülkemizi hep talihsiz bir kaderin içinde bırakmıştır.
Bir kere biz, öncelikle antiemperyalist bir hareketiz. Bunu söylerken yerliyiz, millîyiz ve maneviyatçıyız. Ayrıca da homojen bir siyaset yapısı yerine, ortak kanaatlerde bir araya gelme bizim siyasetimizin aslî yapısıdır, aslî unsurudur. Biz, Türkiye’nin bütün renklerinin ve düşüncelerinin vicdan bütünlüğünde bir araya geldiği ebru sanatının renkleriyiz, nakış nakış örülen kilimlerin desenleriyiz. İnsanlarımızın vicdanî değerlerinden harmanladığımız Türkiye sevdası ve millî-manevî değerler karışımı; bizim hareketimizin ön ölçütüdür.
Yaklaşık bir asırdır ülkemizi az gelişmişlik kaderiyle baş başa bırakan ve bu konuda ciddî bir endişe taşımayan yöneticilerin günah galerileri dolup taşmıştır. Ülkemizde millî-manevî ve vicdanî bir alternatifin uzun yıllar boyu olamayışı, topraklarımız üzerinde yönetici günah galerilerini daha da artırmıştır. Bizim hareketimiz halkın sesi, bahsettiğim sıkıntılara çözümler üretecek bir alternatiftir. Lider ve ekibimizin yerli, millî, maneviyatçı ve vicdanî sorumluluklarla dolu olması, alternatif oluşumuzun yegâne delilidir. Hareketimiz en kısa zamanda; statükocuları, elit soyluları, taklitçi aydınları, siyaset bezirbanganlarını gerilerde bırakacak, çağdaş ve modern donanımlarla Türkiye’nin karşısına çıkacaktır.
Bu gerçeklerden hareketle, Halkın Sesi Partisi olarak diyoruz ki; bu ülkenin gerçek sahiplerinin güçlü sesi olmak ve az gelişmişliği ortadan kaldırmaktır bizim işimiz… Partimiz, kısır siyasî çekişmeler ve mutlu azınlıkçı çıkarlar üzerine kurulmamıştır. Millete hâkim olan değil, millete hâdim bir anlayışla geliyoruz. Bunları ülkemizde başarmak mecburiyetindeyiz, inşallah da başaracağız. Biz, Hakk’ın sesi, haklının sesi, halkın sesi olacağız; asla güçlünün sesi olmayacağız” dedi.
“Avni Beyle Aramda Siyaset Anlayışı Bakımından farklılık Olmuştur”
HAS Parti Elbistan İlçe Başkanı Avukat Bilal Doğan son olarak, AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğan ile arasındaki akrabalık ve siyaset ilişkisine değindi. Aralarındaki akrabalıktan dolayı bir vesayetten bahsedildiğini ifade eden Doğan şunları söyledi; “Yaşadığımız çağda herkesin hür iradesiyle hareket etme ve siyaset yapma özgürlüğünün olduğunu söylemem gerekir. Avni Beyle akraba oluşumuz bir vesayeti doğurmaz… Bizim de herkes gibi, bu ülkeye siyaset ekseninde hizmet etme ve söz söyleme yetimiz vardır. Sonra, bir ailede bile farklı partilerin felsefelerine inanmış insanları görebilirsiniz. Hatta bir örnek verecek olursam; geçen dönemlerde Trabzonlu bir ailenin, Bıçakçıoğlu ailesinin iki oğlundan birinin MHP’den, diğer kardeşin de DSP’den milletvekili olarak meclise girdiğini biliyoruz… Akrabalık bağımızı kullanarak laf cambazlığı yapanların, aslında farklı niyetleri vardır; onu da gayet iyi biliyoruz. Velev ki beni yakine tanıyan herkes bilir ki Avni beyle aramda siyaset yapma tarzı ve anlayışı bakımından hep bir farklılık olmuştur. AK Partide siyaset yaptığım süre zarfında, daha katılımcı ve herkesin fikrine önem verilmesi, insanların kardeşlik duygularının daha da güçlendirilmesi gereğini hep vurgulamışımdır. Ben merkezli siyaset asla kabul edemeyeceğimiz bir siyasi anlayış olmalıdır.
“Bizim İşimiz, Siyasete Rantiyecilikten Uzak Tertemiz Bir Çehre Kazandırma İşidir”
Vesayet lafları ne idüğü belirsiz laflardır. Yani edilen laflar sadece laf-ı güzaftır. Şahsım adına ben bu tür laflara itibar etmiyorum ve halkımızın da itibar etmemesini istiyorum. Bizim işimiz; milletvekilliği düşü kurma, ya da istikbal kovalama işi değildir. Bizim işimiz; siyasete rantiyecilikten, şantiyecilikten uzak tertemiz bir çehre kazandırma işidir. Biz bütün Türkiye halkına tertemiz bir el uzatıyor; o eli tutmasını istiyoruz.
Yarınlarımız halk sesi projeleriyle daha aydınlık olacak, bunu şimdiden görüyor ve inanıyoruz. Biz, yalnız seferle yükümlüyüz, zaferle yükümlü değiliz.”