Başkan Gül, yazılı olarak yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; “2010 yılını geride bıraktık. Yılbaşında belirlediğimiz sorunlarımızın tümü daha vahim boyuta ulaşmış şekilde varlıklarını sürdürmektedir. 2010 yılına girerken yaptığımız ”2010 yılı boşa giden bir yıl olacak” tespitimizde haklı çıktığımız için üzgünüz. Dileğimiz 2011 yılında siyasetin sorunlarımıza çözüm üretmeye yönelmesi ve odaklanmasıdır. Umutlu olduğumuz bir yeni yıla girerken sizlerin yeni yılını en iyi dileklerle kutluyoruz. 2010 yılının bu son basın bildirisinde Aralık ayının kısa bir değerlendirmesini yapacağız.
Aralık ayı çok fazla sayıda kutlama ve anma yaptığımız bir ay oldu. Şatafatlı nutuklarla kutladığımız günlerden biri Dünya Engelliler Günü idi. Ne yazık ki engelli kardeşlerimizin yaşamlarını kolaylaştırıcı adımlar atmaktan bugün de kaçınılmaktadır. Kadınlarımızın seçme seçilme hakkına kavuşmalarının yıldönümünü kutladık. Birçok Avrupa ülkesinden önce bu hakkı tanımış olan anlayışa saygılarımızı yineledik. İnsan haklarının su ve hava kadar yaşamsal olduğunu vurgulamak için 10 Aralıkta İnsan Hakları Gününü kutladık.
Aralık ayında da çok sayıda anma yaptık. Bu anmalar yakın tarihimizde yaşadığımız acılar,kaybettiğimiz değerler içindi. Ölüm yıldönümlerinde İsmet İnönü, Abidin Dino ve Cavit Orhan Tütengil’i de andık ama; Aralık ayında yaşadığımız 3 anma günü yakın tarihimizde yaşadığımız acıları bir bütün olarak anlamamızı sağlayacak önem ve ağırlığa sahipti. Menemen de şehit düşen Kubilay Cumhuriyetimizin bu güne kadar yaşadığı badireleri ve saldırıları özetlemeye, Kahramanmaraş katliamı ırkçılığın, şovenizmin iğrençliğini kavratmaya,17 yaşındaki Erdal Eren’in yaşı mahkeme kararı ile büyütülerek idam edilmesi ise faşizmin barbarlığını, insana düşmanlığını anlatmamıza yetiyordu. Kahramanmaraş’ta anma yapanlara saldırı girişimi ise yaşananlardan ders çıkaramayan bir kesimin bugün de yeni acıların yaşanmasından medet umduklarını gösteriyor, sevgiden, barıştan, dostluktan, kardeşlikten ve hoşgörüden yana olan yürekleri bir kez daha sızlatıyordu.
Aralık ayına VikiLeaks belgeleri tartışması ile girmiştik. Ay sonunda bu belgeler hiç yayınlanmamış gibi. Öyle yoğun bir gündeme sahip bir ülkeyiz ki sorunları atlayarak geçiyoruz. Sabıkan yoksa sabıkasızlık kaydını, Maliye’ye borcun yoksa borcu yok kâğıdını vatandaş alabiliyor. Başbakanımız İsviçre bankalarında parası olmadığına dair belge almaya yanaşmadı. Üstelik bu konuda konuşanlara da, yazanlara da verdi veriştirdi. Medyamız sus pus oldu. Çıt yok. Başbakan bir genel doğru söylermiş edası ile “olmayan şeyin belgesi olmaz” diyor. Medyanın haddine mi ‘olur’ demek. Bu ne güzel demokrasi! Bu demokrasimizle ne kadar övünsek azdır!. VikiLeaks belgelerinin gündemde olduğu günlerde Başbakanın rektörlerle toplantısını protesto etmek için salonun en az 1 kilometre ilerisinde toplanan öğrencilere biber gazı ve copla saldırılması da, 12 Eylül döneminde işkence gördükleri İşkencehanenin “İnsan hakları müzesi” olması için gösteri yapan DİSK yöneticilerine saldırı da başka ülkelerin demokrasilerinde görülmez. Bu demokrasi bize mahsus ve bu demokrasi ile ne kadar övünsek yeridir!.
Van’da CHP heyetine yumurtalı saldırı yapıldığında, Başbakan demokrasilerde bu tür protestoların olacağını, ’demokrasiyi içimize sindirmemiz’ gerektiğini söylemişti.SBF ögrencileri Burhan Kuzu’ ya yumurtalı protesto yapınca birden bire Başbakanın demokrasi anlayışı değişti. Bizim demokrasimizde yumurta havan topundan etkili bir silah, kullanan da vatan haini muamelesine layık görülür oldu. “İleri demokrasi!”mizle kıvanç duymamak ne mümkün!. Bu ‘ileri demokrasi’! mizin ne kadar ileri bir düzeye ulaştığı İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin 1 yıl boyunca her an aranabilmesi için Mahkeme kararı çıkarılmasından belli değil mi?!. Cumartesi Anneleri Aralık ayının son haftasında 300. oturma eylemini yaptılar. Kaybolan değil kaybedilen çocuklarını arıyorlar, mezarlarını öğrenmek istiyorlar. Yetkililerden tık yok. Kıymetini bilelim ”ileri demokrasi”mizin!. Bu demokrasiden başka bir yerde yok. ‘İleri demokrasimiz’ ve ‘büyüyen ekonomimiz’ var! Kriz içindeki Avrupa ülkelerinden hiçbiri benzini bizden daha pahalı satamıyor vatandaşına. Benzini en pahalı satan Avrupa ülkesiyiz. Hakkı değil mi toz pembe tablolu nutuklar atmak yetkililerimizin!?.
Aralık ayının bir önemli olayı da 33 olağan kurultayla yenilenme sürecini başlatan CHP’ nin 18 Aralıkta yaptığı 15. Olağanüstü kurultay oldu. Yeni bir PM ve MYK oluştu. Bu aşamada bu yeni oluşumun isimleri üzerinden tartışma yapmanın anlamsızlığına inanıyoruz. Seçim atmosferine girdiğimiz şu günlerde sosyal demokratların amaçlarına hizmetten uzak yararsız tartışmalardan uzak durması gerektiğini düşünüyoruz.Zira Türkiye’nin her zamankinden daha fazla sosyal demokrat iktidar alternatifine ve giderek sosyal demokrat iktidara ihtiyaç duyduğu bir süreci yaşıyoruz. Bu sürecin sorumluluğunu üstlenen CHP yönetimine başarı dilemek ve azami katkıda bulunmak her sosyal demokratın sorumluluğudur. Biz,bu sorumluluk bilinci ile CHP’nin yeni yönetimine başarılar diliyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yılın Aralık ayında da Bütçe görüşmeleri yapıldı. İktidar bu görüşmelerde bütçe hariç her konuda nutuklar savurdu ama bütçeyi konuşmadı da konuşturmadı da.
Aynı günlerde Meçlise inen 21 Maddelik vatandaşların kamuya borçlarını yapılandıracak yasa torba yasaya dönüştürüldü ve içine her gün atılan 5-10 madde ile şimdilik 216 maddelik hale geldi. Maddeler çoğaldıkca amacın krizin mağdur ettiği vatandaş olmadığı ortaya çıktı.Son eklenen maddelerden çoğu Belediyelerin Kamuya borçları ile ilgili.Vatandaş yine konu mankeni aslolan Kamuya borçlu Belediyeleri temize çıkartmak. Kasım ayında Diyanet İşleri başkanı görevi bırakmıştı,Aralık ayı sonunda ise Diyanet İşleri Vakfında Kadın Bölümü Başkanı görevden alındı. Görevden alınan Ayşe hanım, sayın Bardakoğlu’ nun şu sözlerini tekrarlıyor:’Dindarlığımız ahlakla olgunlaşır’
İçi boş, önermeden yoksun, adı 3 defa değiştirilen bir açılım söylemi ile bir koca yılı heba eden iktidar, yılın son günlerinde sorunu MGK’na havale ederek tartışma korkağı bir iktidar olduğunu tescilledi. Yıl boyunca empatiden, tartışma adabından uzak ve uzlaşma kültüründen bihaber yığınla tartışma izlemek zorunda kaldık. Yılın son günlerinde manşetlere taşınan ‘Cizre,Yüksekova il olacak’ haberi Elbistan’ın çeyrek asırlık derdini depreştirdi. Başbakan Elbistan mitinginde ‘Sizi Kahramanmaraş’tan ayırmaya gönlüm razı olmaz’ dediğinde alkış tutanlarında dertlenmesine şaşmamak mümkün değil. Elbistan il olmaya hem layıktır, hemde il olmayı hak etmiştir. Bu siyaset üstü bir realite olarak kabul edilmeli ve buna uygun bir organizasyonla konu Ankara’ya taşınmalıdır. Bundan sonra da hiçbir Elbistanlı Elbistan’ın aleyhine bir söyleme, söylem sahibi kim olursa olsun, alkış da tutmamalı, prim de vermemelidir. Elbistan sosyal demokratları özgün bir acı yaşadılar Aralık ayında. 1995-1999 yılları arasında 2 dönem CHP İlçe başkanlığı yapan,1999 yerel seçimlerinde CHP’nin Belediye başkanı adayı Atıf Geyikli kardeşlerini genç yaşta kaybetmenin derin acısıyla sarsıldık. Bu acılı günlerimizde acımızı paylaşan tüm insanlara teşekkür ediyoruz”