Afşin-Elbistan Bölgesi’ndeki linyit kömür rezervini nasıl değerlendirileceği konusunda 1,5 yıl süren titiz çalışmayı yapan grubun başkan yardımcılığını yapan ve halen Ortadoğu Teknik Üniversitesi ile Atılım Üniversitesi’nde dersler veren Yüksek Maden Mühendisi Ömer Ünver, Ocak 2007’de yayınladıkları rapor hakkında değerlendirmelerde bulunarak gazetemizin sorularını yanıtladı.
“Elbistan İçin Bölgesel Plan Yapılmalı”
Bölgede büyük bir linyit kömür rezervi olduğunu belirten Ömer Ünver, bu rezervin iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Kömürün çıkartılması sırasında çevrenin de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Ünver; “Bu kaynağı değerlendirmek için bir plan yapılmalıdır. Çünkü havza çok geniştir, çok verimli ovanın altında bulunmaktadır bu kömür. Dolayısıyla bu kömür çıkartılırken çevreye zarar verilmemelidir yani termik santraller düzgün çalıştırılmalıdır, santraller çevreye zarar verecek şekilde olmamalıdır. Diğer bir husus, arazi kullanımı çok dikkatli yapılmalıdır, iskan göden geçirilmelidir, kömürlü sahanın üzeri iskana müsaade edilmemelidir. Çünkü sonradan bu yapılan işler yıkılıp kaynak kaybına neden olacaktır. Enerji hatları düzenlenmelidir. Elbistan’da bu derecede büyük kalkınma hamlesi yapılırken şüphesiz ki ulaşım, iskan, sağlık, eğitim gibi hususlar da dikta alınmalıdır bu vesileyle. Ve Elbistan için bir bölgesel plan yapılmalıdır. Bu bölgesel planı yapacak olan da devlettir. Bu ana plan çerçevesinde bu madenler çalıştırılmalı, bu elektrik üretilmelidir” dedi.
“Raporu Kahramanmaraş Milletvekillerine de Gönderdik Ama Hiçbir Reaksiyon Olmadı”
Elbistan’da 2007 yılından bu yana yapılan yeni çalışmalarla rezervin geliştiğini belirten Ünver; “2007 yılından bu yana yaklaşık olarak 1 milyar tondan fazla rezerv artışı oldu, Elbistan’ın rezervi 4 milyar tona çıktı. Durum böyle olunca Elbistan’a 7 bin megavat civarında termik santral kurulabilir. Bu 7 bin megavatta Türkiye’de tüketilen enerjinin yaklaşık 4’te 1’ine tekabül eden bir hacim sağlar. Bu iş için planlama, bu iş için finansman sağlama, bu iş için bir organizasyon gereklidir. Biz bu konuyu hükümete takdim ettik ayrıca Kahramanmaraş Milletvekillerine de teker teker yolladık fakat bir reaksiyon alamadık, hiçbir şey olmadı. Şimdi bu saha EÜAŞ’ın elinde beklemektedir. Açık konuşayım EÜAŞ bu işi fazla maharetle yönetememektedir, yönetemeyişinin de bir nedeni vardır şüphesiz ki kabahatin tümü kendilerinde değildir. Dolayısıyla hükümetin bu konuda ilgisini çekmek lazımdır diye düşünüyoruz. Bu konuda bizim çabalarımız devam ediyor” dedi.
“Elbistan İl Olursa Hem Elbistan Hem de Türkiye Kazanır”
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Genel Sekreteri Ömer Ünver, değerlendirmelerinin sonunda gazetemizin sorularını da yanıtladı. Ünver, ‘Elbistan il olduğu zaman rapordaki projelerin hayata geçmesi nasıl olur, Türkiye ne kazanır?’ şeklindeki sorumuza; “Elbistan il olduğu zaman daha kolay olur. Fakat bu konu bölgesel olarak ele alınacağı için yalnız Elbistan’ı da ilgilendiriyor diye düşünmemek lazım. Afşin’i de, Kahramanmaraş’ı da, Malatya’yı da ilgilendiriyor. Çok geniş bir alanı ilgilendiren bir konudur bu. Yani GAP Projesi’nin ufak bir şeklidir. Elbistan il olduğu zaman Elbistan’ın kazanması, dolayısıyla da Türkiye’nin kazanması söz konusudur. Elbistan il olduğu zaman Türkiye enerji kazanacak, ilave enerji kazanacak, ucuz enerji kazanacak. Ama Türkiye’nin bir parçası olan Elbistan kalkınacaktır. Ben Elbistan’ı 1970’lerden biliyorum. Elbistan’da çok büyük değişiklikler var. Eğer Elbistan’da bu sanayi olmasaydı, bu tesisler olmasaydı Elbistan biraz az kalkınırdı diye düşünüyorum. Şüphesiz ki bu yeni endüstrilerin bu yeni termik santrallerin kurulmasıyla Elbistan bir sanayi merkezi, eğitim merkezi, sağlık merkezi haline dönüşecektir. Haliyle Elbistan’ın kendisi çok büyük bir şehirdir” şeklinde cevap verdi.
Yüksek maden Mühendisi Ömer Ünver son olarak, ‘Gerek Elbistan’ı gerekse de Türkiye’yi yakından ilgilendiren bu projeyle neden ilgilenilmiyor?’ şeklindeki sorumnuza ise şu sözlerle yanıt verdi; “İlgilenilmemesinin nedeni; maden ruhsatı, maden imtiyazı devletin elindedir. Devletin elinde bu işler biraz aksayarak yürüyor. Özel sektörde bu işi yapamaz çünkü çok büyük işler bunlar. Türkiye de böyle bir sermaye yok yani 5 milyar dolarlık yatırımı yapacak bir sermaye yok. Ancak şirketlerin bir araya gelmesiyle olabilir. Devletin bunu yapabilmesi için siyasi bir idare lazım, çünkü siyasi idare bunu yönlendirecektir. 1970’lerde nasıl oldu bu, nasıl karar verildi? Ben gayet iyi hatırlıyorum bir hükümet iradesiyle oldu. ‘bu yapılacak, bu edilecek’ dendi ve Türkiye o zaman 5 cente muhtaç durumdayken bu işler yapıldı. Şimdi gayet rahatlıkla yapılabileceğini düşünüyorum. Bizim amacımız bu konuda ilgilileri tahrik etmek, onları bu yöne yönlendirmek, bilgilendirmektir.”