TBMM Başkan Vekili ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil; Elbistan, Afşin, Nurhak, Ekinözü ve Göksun İlçeleri’nde bir dizi ziyaretlerde bulundu. Ziyaretler çerçevesinde Afşin’den Elbistan’a geçen Pakdil, AK Parti Elbistan İlçe Teşkilatı’nı ziyaret etti.
Ziyarette AK Parti ilçe Başkanı Gürbüz İlhan, Elbistan Belediye Başkanı Avukat Durmuş Küçük, il genel meclisi üyeleri ve partililer tarafından karşılanan Pakdil, Türkiye ve Elbistan gündemine ilişkin açıklamalarda bulunup basın mensuplarının sorularını değerlendirdi.
Türkiye’nin gelişen ve büyüyen, hem içeride hem de dışarıda saygınlığı olan büyük bir ülke olduğunu söyleyen Pakdil; “Milletiyle hemhal olmuş, özdeşleşmiş, milletinin derdi ile dertlenmiş bir iktidarımız var. Türkiye bu süre içerisinde çok büyük mesafeler almıştır. İnşallah, hedefimiz olan 2023 yılında Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümünde, Türkiye, Dünyanın en büyük ekonomisine sahip ülkelerden birisi olacaktır. Ömrü olanlarda görecek ki dünyanın en saygın ülkelerinden birisi olacağız. Konuştuğumuz Türkçemiz dünyanın en önemli iletişim dillerinden birisi olacaktır. İlim ve diplomatik alanda geçerli dillerden birisi haline gelecektir. Buna samimiyetle inanıyorum ve bu hususta gayretlerimizde devam ediyor. Bu gün Dünya coğrafyasının neresine giderseniz gidin, ayağınızın bastığı her yerde bu milletin bir ferdi vardır. Türkiye’nin temsilcilikleri vardır. Türk insanı milletimizin güzelliklerini gittiği her yere götürmektedir. Dünya ile münasebetlerimiz çok ciddi anlamda artmıştır. Öyle ki artık ülkemize gelen giden devlet başkanlarını hatırlama imkanımız olmuyor. Bazen bir günün içerisinde iki ülkenin devlet başkanını bile misafir etmek durumu ile karşı karşıya kalabiliyoruz” dedi.
Pakdil, konuşmasının devamında şunları söyledi; “Dünyadaki sorunların çözüleceği merkezlerden birisi Türkiye olmuştur. Türkiye artık dünyadaki küresel güçlerin belirlediği kurallara uyan, onları tatbik etmekten ibaret bir dış politikası değil, dünyadaki dış politikaları belirleyen bir ülke haline gelmiştir. Komşularımızda veya başka yerlerde yaşanmış olan krizlerle ilgili olarak, gelen yetkili kişiler Türkiye’den arabulucu olmasını istemektedirler. Aynı şekilde Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız dünya politikasına yön veren bir çalışma içerisindedirler. Bunu bütün dünya kabul ediyor. Yurtdışına çıktığınız zaman sözü itibarı olan gerçek Türkiye’yi görüyorsunuz. İçeriye girdiğinizde haberlere bakarsanız sıkıntılarla uğraşıyor. Orta Asya’da, Avrupa’da ve Latin Amerika’da baktığınız zaman görüyorsunuz ki; Türkiye güçlü bir ülkedir. Dünyanın bütün ülkeleriyle temaslarımız vardır. Dünyayı sarsan kriz içerisinde de Türkiye yumurtaların hepsini aynı sepete koymayarak, bu krizi başarıyla ve en az hasarla atlatan ülkelerden birisidir. Niye? Çünkü Ticaretimizde çeşitlilik meydana gelmiştir. İnsanlarımız başka ülkelerde yatırım yapmaktadır. Yabancı yatırımcılar Türkiye’de yatırım yapmaktadır. Türkiye artık bu coğrafyanın ekonomisini, siyasetini yönlendiren bir ülke. Bu durum diğer ülkeler tarafından da kabul görmektedir. Dünyanın neresinde bir insanın başı ağrısa, afete uğrasa Türkiye oradadır. Tabi ve sosyal afetlerde Türkiye, başka ülkelerin yaptığı gibi bir hafta on gün kalıp sonra giden bir ülke değildir. STK’ları ile Türk Kızılayı ile birlikte oralarda okullar, hastaneler, camiler inşa etmektedir. Bu insanların Müslüman, Yahudi ya da Hıristiyan olması fark etmiyor. Bizler yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz. Afrika’sının kara derili insanlarına yardım ediliyor, doktorlarımız oralara gidiyor. Hatta bulaşıcı hastalıklarla mücadele ederken hasta olup hayatını kaybedebiliyor. Bu da Türk insanının dünyaya bakış açısını ortaya koyuyor. Türkiye kalkınırken Kahramanmaraş ve Elbistan’da beraber kalkınıyor. Bizlere destek veren, projelerimizi onaylayan milletimize canı gönülden teşekkür ediyoruz” dedi.
Konuşmasında Elbistan’ın il olma meselesine de değinen Pakdil; “Elbistan nüfusu itibariyle, gelişmişlik durumu itibariyle, potansiyeliyle birlikte bir kısım ilçelerden daha ön planda olan, şuan itibariyle, konum itibariyle ilçe olan bir ilçemiz. Şartları taşıyor fakat burada il yapılma konusu tamamen bir siyasi iradenin mahsulüdür, bir politikayla ilgilidir. Eğer Türkiye’nin ileride idari yapısında bir değişiklik ortaya çıkacaksa, hükümetin böyle bir tasarrufu olacaksa, bu o günkü şartlarda değerlendirilecek ama bugünkü konum itibariyle, nüfus itibariyle, eğitim, sağlık standartları itibariyle, gelişmişlik düzeyiyle, tarımıyla, ekonomisiyle bu şartlara hazır bir ilçedir. Ama öbür taraftaki kararı diğer illerle birlikte değerlendirilecek bir husustur. Aydın’ın Nazilli’sinden, Hatay’ın İskenderun’undan hepsi birlikte değerlendirilecektir. O husustaki kararların bu siyasi atmosfer içerisinde verilmesi lazım. Ama Elbistan, Türkiye’nin pek çok ilinden daha büyük bir potansiyeli bünyesinde taşımaktadır. Ama bu verilecek olan bir siyasi karardır. O karar verildiği zaman biz bu işin yanında oluruz” dedi.
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, ‘Yargıtay’ın tahliyelerle ilgi verdiği kararı siyasi bir senaryo olarak mı değerlendiriyorsunuz?’ şeklindeki soruya şu sözlerle cevap verdi; “2005’te çıkan bu kanunun daha sonra 31 Aralık 2010 tarihine kadar uzatıldığını dünya alem biliyor. Bunu herkes biliyor. Yargıtay mensupları da biliyor. Dolayısıyla bu dosyalarda neler olduğunu, neler bittiğini de biliyorlar. İlk derece mahkemelerimiz bu hususta kararlarını vermiş. Oraya göndermiş dolayısıyla bunların bir an önce değerlendirilmesi gerekiyor. Bunu değerlendirecek olan kimdir? Yargıtay’dır. Yargıtay bir kısım hukuki konularla ilgili olarak kendi gerekçelerine dayanarak bir kısım dosyaları öne aldığı, öncelik hakkı verdiği, bunları değerlendirdiği ve neticelendirdiği hepimizin malumudur. Buradaki bu dosyaların, bu sanıkların durumlarıyla ilgili olarak önlerine gelmiş olan dosyaları çeşitli açıklamalar yapıldı. Yer darlığı, değişik yerlerde yer kiralandığı gibi. Ama bunlar tabiî ki büyük davalar. Topulumu direkt olarak ilgilendiren davalardır. Bu konularla ilgili Yargıtay mühim meselesini dikkate alarak, öne alarak değerlendirmesi gerekirdi. Bu sehven olabilir, başka bir şekilde değerlendirilebilir. Ama Yargıtay’ımız bunu bu şekilde değerlendirmeyerek bu infiale bir sebebiyet vermiştir. Ama temel sıkıntı bu dosyaların bir an önce görüşülüp karara bağlanmamaktır. Sonrasında tekrar imzasını vermeyen bir takım sanıklarla ilgili olarak yeni kararlar, tekrar hızlı bir şekilde alındı. Buradaki olay gösteriyor ki Yargıtay bu husustaki çok seri kararları, öncelikli dosyaları öne çekerek karar alma imkanına sahipti. Bu konu kısaca atlanmıştır.”
Tavsiye Et
| 
Yorum Yaz
Yorum Sayısı
Tarih
