Teknoloji Doğaya Yenik Düştü
Göçüğün meydana geldiği ilk günden itibaren 9 kişinin toprak altından çıkarılması için her türlü yola başvuruldu. 2. Ordu Komutanlığı’nın gönderdiği 2 askeri helikopterin yanı sıra sivil savunma ekipleri, arama köpekleri kullanıldı ama sonuca ulaşılamadı.
Toprak altındakilerin üzerlerinde cep telefonu ve telsiz bulunmasından dolayı GSM operatörleriyle irtibata geçilerek telefon sinyalinden yerlerinin tespit edilmesine çalışıldı, fakat bir sonuç alınamadı. Aselsan’dan uzmanlar çağırıldı ve toprak altındaki çalışanların üzerlerinde bulunan telsizlere sinyaller gönderildi, maalesef bundan da sonuç çıkmadı.
MTA’dan uzman ekipler gelerek radarla arama yaptılar sonuçsuz kaldı. Sahayı İşleten Park Teknik A.Ş., Almanya’dan 3 kişilik uzman bir ekiple anlaştı. Bölgeye gelen ekip, insansız helikopterle toprak altındakilerin yerini tespit etmeye çalıştı, fakat bunda da sonuç alınamadı.
Kısacası teknolojinin hemen hemen tüm imkanları seferber edildi ama teknoloji Çöllolar Kömür Sahası’nda doğaya yenik düştü.
Facia, Uydu Fotoğrafında
10 kişinin ölümüyle sonuçlanan 10 Şubat 2011 Perşembe günü meydana gelen facia sonrasında göçüğün meydana geldiği Çöllolar Kömür Sahası uydudan görüntülendi ve uydu fotoğrafı faciayı tüm boyutlarıyla ortaya koydu. Fotoğrafta, göçük sonrası yaklaşık 2,5 kilometrekarelik sahanın tamamına yakınının toprakla kapandığı görünüyor.
Toprak Kaymaları Devam Ediyor
Helikopterler ile sivil savunma ekiplerinin yüzeysel arama çalışmalarından bir sonuç çıkmadı. Bunun üzerine sahaya iş makinelerinin gönderilmesi konuşuldu fakat uzmanlar, sahada hareketliliğin devam ettiğini, bu aşamada iş makinelerinin sokulmasının ikinci bir faciaya davetiye çıkarabileceğini belirtmeleri üzerine bu düşünceden vazgeçildi ve sahaya girişler bakanlık müfettişlerince kapatıldı. Göçükten 43 gün sonra olayın meydana geldiği sahada hala kaymaların olduğu, gazetemizin fotograf makinesinin karelerine yansıdı.
Can Güvenliği Olmadığı İçin Arama-Kurtarma Çalışmaları Yapılamıyor
Sahadaki toprak kaymalarının devam etmesi nedeniyle sahanın etrafı şeritlerle çevirili ve birçok yere ‘Heyelan tehlikesi, sahaya girmek tehlikeli ve yasaktır’ yazılı levhalar bırakıldı. Kaymaların can güvenliğini tehdit etmesinden dolayı da 9 kişi için arama-kurtarma çalışmaları yapılamıyor. Yoğun taleplerimiz sonrasında aldığımız izin ile girdiğimiz göçük sahasında kaymaların halen devam ettiği gözle görülüyor. Aradan geçen 43 günlük süre zarfında 9 kişinin toprak altında kaldığı kömür sahasının kenarlarındaki bazı bölgelerinde farklılıklar olduğunu gördük. Bunun nedeni ise zaman zaman yaşanan ve ufak çaplı da olsa devam eden toprak kaymaları.
Kamyonlarla ve Bant Yoluyla Santrale Kömür Taşınıyor
Göçük nedeniyle kömürsüz kalan Afşin-Elbistan B Termik Santrali’nin kömür ihtiyacı ise A Termik Santrali’nin kömür havzası olan Afşin-Elbistan Linyitleri İşletme Müdürlüğü’nden sağlanıyor. 4 Mart 2011 tarihinden itibaren AEL’den B Termik Santrali’ne bant yolları ve kamyonlarla kömür taşınmasına başlandı ve taşıma devam ediyor.
Adli ve İdari Soruşturma Devam Ediyor
Diğer taraftan 6 ve 10 Şubat 2011 tarihlerinde meydana gelen ve 11 kişinin ölümüyle sonuçlanan göçükle ilgili Afşin Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan adli soruşturma bir yandan devam ederken, diğer yanda ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın müfettişlerinin yürüttüğü idari soruşturmada devam ediyor.
Ayrıca adli soruşturma kapsamında atanan 3’ü profesör 1’i doçentten oluşan 4 kişilik bilirkişi de olay yerinde yaptığı incelemelerini tamamladı ve şu an rapor hazırlandığı tahmin ediliyor. Bilirkişi raporunu tamamladıktan sonra başsavcılığa sunacak. Bunun dışında bakanlık müfettişlerince atanan bilirkişi komisyonunun da çalışmalarının devam ettiği öğrenildi.
9 Kişinin Ölüm Karineleri Verildi
Toprak altında kalan 9 işçinin yakınlarının sosyal güvence kapsamına alınması için ilgili kurumlar tarafından başlatılan çalışmalarda da sona yaklaşıldı. İşçilerin ölüm karineleri verilerek nüfustan düşümleri yapılırken, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun da işçi ailelerini sosyal güvence altına alması için çalışmalarını tamamlamak üzere olduğu ve işlemlerin Nisan Ayı içerisinde bitmesi bekleniyor. İşlemlerin tamamlanmasının ardından işçilerin tazminatları ödenecek ve ailelere maaşa bağlanacak.
Tek Çare Anıt Mezar
Göçüğün üzerinden 1,5 ay geçmesine rağmen 9 kişiye değil ulaşmak, onların nasıl çıkarılacağı konusunda teknolojik olarak denenmeyen bir yöntemin kalmamasından dolayı, anıt mezar yapılma ihtimali gündeme gelmeye başladı. Sahaya anıt mezar yapma fikrinin devletin üst düzey yetkilileri arasında konuşulmaya başlandı.
Yetkilileri anıt mezar fikrine yönelten sebepler ise şunlar:
1) 9 kişinin; genişliği yaklaşık 2,5 kilometrekare, üzeri 50 milyon metreküp toprakla dolu yaklaşık 60 metre derinlikteki çukurun neresinde olduğu bilinmiyor.
2) Göçük alanındaki hareketlilik; yani toprak kaymaları halen devam ediyor ve bu hareketliliğin ne zaman biteceği ise bilinmiyor.
3) Göçük alanına iş makinelerinin girebilmesi için; öncelikle çalışmalar sırasında tekrar bir faciaya neden olmamak adına sahanın etrafı emniyetli konuma getirilmesi için hafriyat çalışması yapılacak. Bu işlemin yapılabilmesi için de göçük alanındaki toprak hareketliliğinin sona ermesi beklenecek. Göçük alanındaki tehlikenin ne zaman biteceği konusunda uzmanlar henüz bir tarih veremezken, göçük alanının etrafını emniyetli hale getirilmesi için yapılacak çalışmaların oldukça uzun zaman alacağı aşikar.
4) Bu süre zarfında 9 kişinin cenazeleri de çürümüş olacak.
5) Tüm bu işlemler yapıldıktan sonra 9 kişiyi çıkarmak için çalışmalara başlanacak. Fakat yaklaşık 60 metre derinliğinde ve üzeri 50 milyon metreküp toprakla kaplı alanda; işçilerin çukurunun neresinde olduğu bilinmediği için çalışmalar iş makineleriyle yapılacak. İş makineleriyle yapılan hafriyat çalışmalarında ise iş makineleri cenazeleri toprakla birlikte çıkaracak ve bu işlem sırasında da hiç kimse iş makinelerinin cenazelerini parçalamayacağına, onların cenazesine zarar vermeyeceğine garanti veremiyor.
6) Çalışmalar sırasında cenazelerin zarar görmesi ise ilerde ailelerin acılarını bir kat daha artıracak.
Tüm bu imkânsızlık ve nedenlerden dolayı son ve tek çare Çöllolar Kömür Sahası’na 9 kişinin isimlerinin yazılı olacağı, ailelerin istedikleri zaman rahatlıkla ziyaret edebileceği, dua edip Kur’anlarını okuyabileceği, çevre düzenlemesi yapılmış, onların manevi şahsiyetlerine layık bir Anıt Mezar yapılması.
45 gündür çocukları, kardeşleri, babaları toprak altında olan aileler ise çaresizce yetkililerden bir haber bekliyor. 9 kişinin artık toprak altından sağ çıkmayacağını bilen ailelerin tek arzusu ise cenazelerini alıp mezarlarına defnetmek. Toprak altında kalan 9 kişiden Cuma Yıldırım, Muhsin Koşan, Kemal Elmas ve Hacı Mehmet İpek’in yakınları yetkililere ‘cenazelerimiz ne zaman teslim edecekler?’ diye soruyorlar. Cenazelerini almak istediklerini söyleyen bazı aileler ise anıt mezar fikrine de sıcak bakmıyorlar.
Yusuf Yıldırım; “Elini Öpeyim Başbakan’ım Oğlumu Çıkar”
Cuma Yıldırım’ın babası Yusuf Yıldırım, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek oğlunun toprak altından çıkarılmasını istiyor. Yıldırım; “Bu çocuklarımızın kemiklerinin çıkarılmasını istiyoruz. Lütfen bize de yardımcı olun Başbakan’ım senden rica ediyorum. Başbakan’ım sen bana söz vermiştin, “Yusuf amca 3 devletle görüşme yapıyoruz, yakında çocukların yerini belirleyip çıkaracağız” demiştin. Senden bunu rica ediyorum, Başbakanım ellerinden öpüyorum” dedi.
“Kemikleri Çıkarılsın Kafi”
Yusuf Yıldırım, anıt mezar yerine oğlunun cenazesinin verilmesini istediğini belirterek; “Oraya anıt mezar yapalım diyorlar da, orayı şimdi çöl ilan ettiler. O çukuru anıt mezar yapsalar biz nasıl inip de Fatiha okuyacağız. Kemikleri çıksa dahi iyi olur. Anıt mezara karşıyız. Kemikleri çıkarılsın yeter” dedi.
Mevlüt İpek; “Onlar Çıkarıldığı Zaman Acımız Hafifleyecek”
Hacı Mehmet İpek’in ağabeyi Mevlüt İpek de kardeşinin bir an önce çıkarılmasını istiyor. İpek; “Bu insanların çıkartılıp ailelerine verilip bir mezar taşının olmasını çok yürekten istiyoruz ve verilen sözlerin de arkasında durulmasını istiyoruz. Onlar çıkartıldığında acımız daha da hafifleyecek. Yetkili ağızlardan bunların toprak altından ne zaman çıkarılacağının açıklanmasını bekliyoruz” dedi.
Mehmet Ali İpek; “Yeğenlerimiz Her Akşam babasını Soruyor”
Mevlüt İpek ayrıca, anıt mezar teklifinin getirilmesine dahi izin vermeyeceklerini belirtirken, kardeşi Mehmet Ali İpek de anıt mezar konusunda ağabeyi ile aynı görüşte olduğunu belirtti.
Mehmet Ali İpek; “Yeğenlerimiz ‘amca babamın mezarı nerede, ben kimin mezarına sahip çıkacağım’ diyorlar. Ben bunun bir an önce çıkartılmasını istiyoruz. Çocukların yanına her akşam giderken bir yalanla gidiyoruz. Devletimizden onların çıkartılıp bize teslim edilmesini ve mezarlarının belli olmasını istiyoruz” dedi.
Gülgün Koşan; “Eşimin Mezarının Köyünde Olmasını İstiyorum”
Toprak altında kalan Muhsin Koşan’ın eşi Gülgün Koşan ise eşinin bir an önce toprak altından çıkarılmasını istiyor. Gülgün Koşan; “Buraya gelip de söz veren yetkililerden eşimin bir an önce çıkarmalarını istiyorum. Çalışmaları hızlandırsınlar ve ikinci bir ölümü bir daha yaşmayalım. Kendilerinin çocukları olsa böyle yaparlar mıydı, en son teknolojiyi kullanırlardı. Bizi oyalamaya çalışıyorlar. Benim çocuklarım her gün ‘anne babamızın yeri olmayacak mı?’ diye soruyor. Ben çocuklarıma cevap veremiyorum. Eşim sapasağlam gitti. Hiç gündeme getirmiyorlar, herhalde çıkaramayacaklar. Ben anıt mezar istemiyorum. Eşimin mezarının kendi köyünde olmasını istiyorum. Ben oraya her zaman nasıl gideceğim çocuklarımla. Tehlikeli yer olduğunu kendileri söylüyorlar, biz oraya nasıl gideceğiz?” dedi.
Onur Koşan; “Bizi Bu Duruma Getirenlerin Cezalandırılmasını İstiyorum”
8 yaşındaki kardeşi Zümrüt ile birlikte babasız kalan 10 yaşındaki Onur Koşan ise babası Muhsin Koşan’ın bir mezarı olmasını istediğini belirterek; “Babam ve 8 işçinin bize teslim edilmesini istiyoruz, sağ olmadığını biliyoruz ama yine ümitleniyoruz, babamız sağ, bizim için çıkacak diye. Bizi bu durumlara getirenlerin cezalandırılmasını istiyoruz. Adalet yerini bulsun. Ben hiç kabullenmem. Öldürseler yine de kabullenmem. Nasıl bir Fatiha okuyacağız babamızın başında” dedi.
Mühmani Koşan; “DDK Araştırma Yapsın”
Muhsin Koşan’ın kardeşi Mühmani Koşan da göçük olayının çok yönlü bir şekilde araştırılması gerektiğini söyledi. Mühmani Koşan; “Göçük altında kalan 9 kişinin ailelerin tamamı cesetlerin çıkarılarak kendilerine verilmesini talep ediyor. İnsani boyutta da bunun ne demek olduğunu devlet büyüklerimizin bunu idrak ettiğini düşünüyorum. Daha önce cumhurbaşkanlığına Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) harekete geçirilmesi için bir mail atmıştım. Bunların denetlenmesini, göçüğün sebeplerinin araştırılmasını, bağımsız ve Türkiye’nin en üst düzey denetleme kurumu olan Devlet Denetleme Kurulu’nun harekete geçerek bir rapor hazırlamasını talep ediyorum. Cumhurbaşkanlığı’ndan Şaban isminde bir beyefendi beni aradı. Onlar, Devlet Denetleme Kurulu’nun burada böyle bir yetkisi olmadığını söylediler. Ama burada devletin bir denetim görevi var. Özel şirket olsa bile oradaki iş ve işlemlerin denetimini devlet yapıyor” dedi.
“Bu Olayı AİHM’e Kadar Taşıyacağız”
Olayla ilgili olarak da ilk suç duyurusunda bulunan ailenin kendileri olduğunu da belirten Koşan; “Ben ve yengem suç duyurusunda bulunduk. Biz bunun sonuna kadar da arkasında duracağız. Eğer yargı bizi haksız bulursa bir üst mahkemeye gideceğimizi söylüyorum. Yüksek yargı da bizi haksız bulursa bu davayı Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’ne götüreceğimizden herkesin adı gibi emin olmasını istiyoruz. Orada da netice alamazsak mahkemeyi kübraya kadar götüreceğiz biz bu işi” dedi.
“Anıt Mezar Teklifi Yetkilileri Rahatsız Etmiyorsa Bir Problem Yok”
Yetkililerin anıt mezarla ilgili düşüncelerini de değerlendiren Mühmani Koşan; “Burada 9 insanın rahatsız edilmemesinden bahsediliyor. Böyle bir teklif eğer yetkililerimizi rahatsız etmiyorsa bir problem yok. Bence böyle bir teklifle ailelere gelmekten onlar rahatsızlık duymalılar. Eğer rahatsızlık duymuyorlarsa bize gelip böyle bir teklifte bulunabilirler ama biz böyle bir teklifi kabul etmeyeceğiz” dedi.
Ali Koşan; “Kemikleri Dahi Olsa Çıkarılıp Bize Verilsin”
Toprak altındaki Muhsin Koşan’ın bir diğer kardeşi Ali koşan ise; “Göçük alanında kalan 9 kardeşimizin bir an önce oradan çıkartılarak insanlara teslim edilmesini ve acılarının dindirilmesini istiyorum. Oradaki insanların akıbetinin ne olacağı şuan için belli değil. En azından oradaki insanların kemikleri dahi olsa çıkartılıp bizlere verilmesini ve bir mezarımızın olmasını istiyoruz. Devlet büyüklerimizden bunu bekliyoruz” dedi.
Gürsoy Öğütoğlulları; “Verilen Sözler Yerine Getirilsin”
Muhsin Koşan’ın kayınbiraderi Gürsoy Öğütoğulları da bölgeye gelen bakanların 9 kişinin toprak altından çıkarılması için ellerinden geleni yapacaklarını söylediğini belirterek; “Ancak uzun bir müddet geçmesine rağmen acılı ailelerin acıları dinmediği gibi gün geçtikçe katlanıyor. Bunun da sebebi, bütün aileler şöyle bir tedirginlik içerisindeler. İnsanlarımız orada çürüyecekler ve yarın çıkarıldıklarında bile kemiklerinin DNA testi ile tespit edilmesiyle ailelerine verilebileceği endişeni taşıyorlar. Bu bağlam da ben ilgililerin, bakanların bize verdikleri sözlerin yerine getirilmesini, insanların bir an önce çıkarılarak yerlerinin bizlerde aile olarak belirlemek istiyoruz” dedi.
“Anıt Mezarla Ailelerin Acısı Dinecek mi?”
Birinci göçükten sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca bölgede çalışma faaliyetlerinin tamamen durdurulmuş olması gerektiğini ifade eden Öğütoğlulları; “Bence şu soruyu sormak gerekiyor. Orada bu şekilde büyük bir kazanın meydana gelebileceği bir çukurun açılmasına nasıl müsaade ediliyor? Diğer yandan şunu çok düşünmek gerekir. Ailelerin acısı acaba dinecek mi? Orası bir anıt mezar olduğunda hangi aile nereye gidip ellerini açıp dua edecekler, Fatiha okuyacaklar. Bu sorunun cevabı nerede? Olayın ilk gününden itibaren devletten talebimiz şuydu. Başka bir kazaya sebebiyet vermeden insanların cesetlerinin bozulmadan güvenli bir şekilde insanlara verilmesi talebiydi ve bu talebimizi yeniliyoruz. Ben, böyle bir şeyi hoş karşılamam” dedi.
Toprak altındaki Kermal Elmas’ın kardeşleri Hüseyin ve Enver Elmas ile kayınbiraderi Murat Tontuş da kardeşlerinin bir an önce toprak altından çıkarılmasını, anıt mezar istemediklerini söylediler.
