AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Adayı ve AK Parti MKYK Üyesi Mahir Ünal, dün sırasıyla Samanyolu Haber, Ülke TYV ve Bugün TV kanalarında canlı yayınlara katılarak ülke gündemine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Saat 14.00’de Ülke TV’de Selda Atalay’ın sunduğu Günün İçinden Programı’nın konuğu oldu.
“Siyasetçilerle Değil, Milletimizle Siyaset Yapıyoruz”
Mahir Ünal, siyasetin sorun çözme kurumu olmasına rağmen yıllardır Türkiye’de siyasetçilerin sorunları istismar etmesiyle siyasetin sorun çözme kurumu olmak çıktığını söyledi. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle siyasetin sorun çözme kurumu haline kavuştuğunu söyleyen Übal; “AK Parti ile birlikte siyaset kurumu çözüldü ve sorun çözen, ülkenin, toplumun sorunlarını çözen bir yapıya kavuştu. Türkiye kendi birliğini, beraberliğini sağlayacaksa öncelikle güneydoğudaki sorunların çözülmesi gerekiyor. Ama orada siyaset yapanlar bölgenin sorunlarını istismar ederek ve buradaki sorunlar üzerinden kendilerini konumlayarak siyaset yapanlar bu sorunların devamını istiyorlar. Her seçimden önce yaşadıklarımızı farklı şekilde yaşıyoruz. Burada aslında üzerinde durmamız gereken bir konu daha var. O da şu. Yıllardan beri Türkiye’de siyasetin üzerinde siyaseti dizayn etmeye çalışan toplum mühendisleri, siyaset dışı belli vesayet anlayışıyla hareket edenler şu anda sadece güneydoğuda değil Türkiye’nin değişik yerlerinde aynı şekilde oyunlarına devam ediyorlar. Ama biz, bizzat milletimizin kendisiyle siyaset yaptığımız için bu sorunları fazla dikkate almıyoruz. Çünkü biz siyasetçilerle değil, milletimizin kendisiyle siyaset yapıyoruz” dedi.
“AK Parti’den Kurtulmalıyız Lobisi Siyaseti Farklı Şekilde Dizayn Etmeye Başladı”
Program sunucusu Selda Atalay, konuyu Türkiye’nin gündemini oluşturan ve MHP’den 10 kişinin istifa etmesine neden olan kaset skandallarına getirerek Ünal; “Kaset skandalları yüzünden, gizli çekimlerle özel hayatlara girilerek insanlara bulundukları meskun mahallerde çekim yapılarak bu görüntülerin kamuoyuna deşifre edilmesiyle suretiyle bir siyaset yapılması anlayışını siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunu engelleyici olarak bir çözüm bulunabilir mi acaba?” diye sordu.
Mahir Ünal ise bu soru üzerine şunları söyledi; “İnsanların mahrem alanlarına, insanların mahremiyetlerine her türlü müdahale çok çirkin ve şiddetle kınanması gereken bir şey. Ama Türkiye’de demin sözünü ettiğim gibi siyaseti dizayn edenler, siyaseti düzenleyenler yeni bir alışkanlık geliştirdiler. Geçmişte farklı yöntemlerle siyaseti düzenleyenler şimdi siyaset kurumunun güçlenmesiyle birlikte hukukun gerçek anlamda güven veren bir yapıya dönüşme eğilimi göstermesiyle birlikte siyaseti farklı şekilde dizayn etme eğilimi içerisine girdiler. Kaset siyaseti de bu eğilimlerden bir tanesi. 2002’de AK Parti kurulduğunda her ne pahasına olursa olsun AK Parti’den kurtulmalıyız koalisyonu, AK Parti’den kurtulmalıyız lobisi 2007’den sonra siyaseti farklı şekilde dizayn etmeye başladı. Özellikle bu MHP ve CHP oyları arasında başlayan geçişgenlik ve CHP üzerinden adeta CHP Liderini bir koalisyonun genel başkanı haline getiren AK Parti karşı cephenin, AK Parti karşıtı cephenin adeta genel başkanı haline getiren yapı, bugün bana göre MHP’yi de yine aynı kaset siyasetiyle dizayn etmeye çalışıyor. Çünkü 12 Haziran’da CHP’nin bir şekilde yüzde 30’un üzerinde oy alması gerekiyor. Yoksa bu tasarlanmış yapının 12 Haziran sonrası kendi iç hesaplaşmalarıyla dağılması söz konusu. Bunu AK Parti ile ilişkilendirmeyi ben bir dezenformasyon olarak görüyorum” dedi.
“Kılıçdaroğlu Hakkari’de Özerklikten Bahsederken, Balıkesir’de Başka Şeyden Bahsediyor”
Programda CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu da eleştiren Ünal; “Az-çok sosyoloji okumuş bir insan olarak şunu söyleyebilirim. Sayın Kılıçdaroğlu’nun söylemlerini takip ettiğimde bir şekilde bir perdeleme görüyorum. Mesela Hakkari’de özerklikten bahsediyor. Daha düne kadar bu konuda bu söz konusu koalisyon BDP ile bu konuda çatışırken ve AK Parti’nin çözüm arayışlarını hainlikle suçlayan bu yapı bugün Hakkari’ye gittiğinde çok rahat bir şekilde özerklikten bahsediyor ama Balıkesir’e gittiğinde başka bir şeyden, Tekirdağ’a gittiğinde başka bir şeyden bahsediyor. Bu siyasetin bütünlüğüne zarar veren, tamamen bir tasarım ürünü bir siyaset olarak önümüze çıkıyor” dedi.
“CHP Siyaseti, Demirel Siyasetinin Bugüne Yansımasından İbaret”
Kılıçdaroğlu ve temsil ettiği yapının siyasetinin daha çok mevcut sorunların istismarı üzerinden devam eden bir siyaset olduğunu söyleyen Mahir Ünal; “Bugün Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği siyaset dünkü CHP siyasetti ile Süleyman Demirel siyasetinin bugüne yansımasından ibaret. Bunu eski Cumhurbaşkanımız Sayın Demirel de itiraf etti. Türk Milleti’nin irfanını, ferasetini ve siyasi öngörüsünü anlayamadıkları için zaten 30 yıldan beri iktidar olamıyorlar. Bugün de bu çabaları maalesef heba olacak. Çünkü hiçbir zaman tarihte eski olan kazanmamıştır, her zaman yeni olan kazanmıştır ve yeni Türkiye kazanacaktır. Ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun mevcut siyaseti de Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi ürettiği bir siyaset değil. Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu bir siyasi gücün üzerinde oturmuyor, bir medyatık gücün üzerinde oturuyor. Yani merkez medyaya baktığınız zaman Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili ortaya çıkan bir gün önce iddia ettiği ve bir gün sonra asılsız çıkan birçok yalanın hiçbirisiyle ilgilenmediği gibi sürekli olarak Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden var olmayan bir gerçekliği topluma empoze ediyor. Kemal Kılıçdaroğlu da her gün adeta toplumun üzerine bir perde çekiyor sözleriyle. Çünkü ne söylediğini, nerede söylediğini, nasıl söylediğini incelediğinizde gördüğünüz fotoğraf çok net. O da şu. Demin söylediğim gibi Hakkari’de istismar edilecek bir duygu varsa, sömürülecek bir duygu varsa onu sömürüyor. Balıkesir’de istismar edilecek bir sıkıntı, bir sorun ve bu sıkıntıdan oluşmuş bir negatif duygu varsa onu sömürüyor ve bu siyaset biçimi çözüm odaklı, geleceği planlayan ve tasaralayan bir siyaset biçimi değil, tamamıyla istismar eden, sorunlar üzerinden ve olumsuz duygular üzerinden toplumun ihtiyaçlarının yeterince doğal olarak karşılanmamasından kaynaklanan negatif duyguları sömürüyor” dedi.
